Ajandahaber
2022-11-11 05:23:02

Ak Kaşık Güney Kore ve Günah Keçisi Kuzey Kore

Muhammed Ali Çalışkan

malic33@outlook.com 11 Kasım 2022, 05:23

Gün geçmiyor ki Statistanın ocak 2021 tarihinde verdiği rakamlara göre 5550 adet nükleer silah sahibi ABD, 10 tane bile sahip olduğu şüpheli olan Kuzey Kore’yi Nükleer silah geliştirmekle suçlayıp, onu dünya barışına en büyük tehdit olarak göstermeye çalışmasın! Kore savaşından bu yana Kuzey Kore’nin hiçbir ülkeye direk veya dolaylı bir müdahalesi bulunmazken ABD’nin savaş, darbe, karşı devrim ve hileli seçim yoluyla karışmadığı ülke yok neredeyse.

Her ne kadar günümüzde Kuzey Kore’nin bir savaş başlatmasından endişe ediliyorsa da, aslında Kuzey Kore’nin yaptığı tek şey caydırıcı olma amacı taşıyan bir savunmadır. Nükleer güç sahibi ve deli gibi gözüküp her an füze sallayabilecek bir lidere sahibi olmak, düşmanın kafasında “Bunların ne yapacağı hiç belli olmaz, en iyisi karışmamak” tarzında bir düşünce yapısı oluşturmayı amaçlıyor olabilir.

2013 yılında Gallup tarafından yapılan global bir araştırma ülkelerin, dünya barışına en büyük tehdit olarak kimi gördüklerini konu alıyordu. Mesela Polonyalılar Rusya, Kenyalılar Somali, Hindistanlılar Pakistan, ABD’liler İran, Iraklılar İsrail, Türkiyeliler ABD cevabını veriyordu. Araştırmaya dahil edilen ülkelerin ezici bir çoğunluğu dünya barışına en büyük tehdit olarak ABD’yi gösterirken sadece Güney Kore cevap olarak Kuzey Kore diyordu.

Güney Kore’deki bu düşüncenin devlet yüzünden oluşması malum. Nede olsa Güney Kore’deki egemen güçler 2011’de kurulan ve Kuzey Kore’nin mücadelesinin haklılığına vurgu yapan Anti-Emperyalist özellikli ve tek bir Kore’den yana olan Birleşik İlerici Partiyi 2014’te kapatmıştı ve bu parti kapatma olayı bizlere Güney Kore’deki özgürlüğün kimlere işlediğini ve bunun Kuzeye karşı iyi bir alternatif sunamayacağının da bir göstergesi. Partiyi kapatmalarının en büyük sebebi sadece 3 yıl geçmesine rağmen iktidarı zorlayacak derecede seçmen desteği almasıydı.

Şöyle düşünmek lazım, acaba Grenada, Libya, Panama, Irak, Yugoslavya, Afganistan, Vietnam gibi ülkelerin nükleer güçleri olsaydı ABD yakın dönemde müdahale ettiği bu ülkelere saldırmaya cesaret edebilir miydi? Bence hayır çünkü kazansa bile sonuçları ağır olurdu. İşte bu yüzden saldırgan emperyalizme karşı istemeseniz bile kendi güvenliğiniz için Nükleer güç arzu ediyorsunuz. Aksi halde sonunuz, Nükleer güçten mahrum kalmış ve bu güçsüzlüğünden cesaret alınarak işgal edilmiş ABD kurbanı ülkeler gibi olurdu.

Elbette nükleer silahlanmaya karşı olmak güzel, ancak yüzlerce hatta binlerce nükleer silaha sahip olan ülkelerin, bunu sizden önce düşünmesi ve ilk adımı bu yarışta önde olan ülkelerin atması gerekir. Onların silahsızlanma konusunda adım atmasını beklemek veya onlar silahlanırken ilkelerimize uymuyor diyerek silahlanmamak enayilik olur çünkü bu tutum ve davranışlar emperyalizmin işine gelir. Bu düşünce ilkesel bir paradokstan ziyade aslında amaca giden yolda kimi fedakarlıkları göze almaktır.

Tüm bu sorunlardan dolayı Kuzey Kore’yi suçlamak ve onları savaş çanlarını çalmakla itham etmek, aslında ABD’nin arzuladığı savaş öncesi dünya algısı hedefine büyük bir destektir. Kuzey Kore’yi Nükleer güç olma çabaları yüzünden kınayıp ambargo uygularken ABD’yi bu kadar nükleer gücüne rağmen haklı görüp ilişkileri sürdürmek büyük bir riyakarlıktır. Uygulanan ambargolar yüzünden mali bunalıma girmiş Kuzey Kore’yi, sistem üzerinden eleştirmek, fakat ambargonun önderi olan ABD’nin kendi sistemini nasıl ayakta tuttuğunu görememekte büyük bir mantıksızlık işaretidir. Aslı astarı olmayan “aslanlara yem etti”, “eski sevgilisini astırdı”, “üvey kardeşini zehirledi” gibi magazinsel iftiraların arkasına kapılıp bu propaganda savaşının mezelerinde kaybolmak, fakat bu iddiaların ortaya çıkış yerlerinin ABD merkezli medya kuruluşlarının olmasını ve iddiaların hiçbir kanıt ortaya sunulmadan, üstelik birkaç ay sonra yalan olduğu ortaya çıkmasına rağmen sahiplenmek ve her yerde komikmiş gibi anlatmak, medya tarafından ne kadar kolay kandırılabildiğimizin ve cahiliyetin en büyük örneği.

Kuzey Kore bırakın dünya barışını, ABD için bile tehdit değildir. Onlar sadece kendi iç işlerine karışılmamasını ve ülkelerinin güneyden işgal edilmemesini istemekte ve bu yüzden yarımadadaki ABD üslerinin kapanmasını arzulamakta. Yoksa Kuzey Kore’nin dünya devrimi için gerekli kaynağı sağlayacak ne mali gücü nede askeri büyüklüğü var. Tek olanaklı amaç ülkeyi savunmak, hayatta kalmak, köle/manda olmamak.

Onlarda bütün Korelilerin tek bir çatı altında barış içinde yaşamasını istese de Güney Kore’nin ev sahipliği yaptığı ABD üsleri sebebiyle, olası bir birleşmenin Güney Kore önderliğinde olması halinde oluşacak birleşmiş Kore’nin bağımsız bir devlet olmayacağı, bu yüzden birleşmenin Kuzey önderliğinde olmasını istiyorlar. İşte bu ABD üsleri meselesi yüzünden Çin, Kuzey Kore’yi destekliyor ya zaten. Çinliler her ne kadar Kuzey Kore sayesinde ABD’nin yarımadadan üslerini çekmesini umsalar da bu ABD’nin düşüncesiz saldırganlığı yüzünden pek mümkün görünmüyor ne yazık ki! Yani sanıldığı gibi ulusal birleşmenin önündeki engel Kuzey değil Güneydir. Çünkü açık açık ABD üslerine kucak açan odur.

Şimdi “Kuzey Kore’de bir başka emperyalist Çin ile ittifak halinde.” Diyebilirsiniz. Fakat Kuzey Kore ile Çin arasındaki ittifak Kuzey Kore’nin bağımsızlığına tehdit değildir. Kuzey Kore, Güney Kore’nin yaptığı gibi ülkesinin sınırlarını müttefiklerine açmamıştır. Yani Kuzeyde hiçbir Çinli asker yoktur. Buna rağmen Güney Kore’nin ABD’ye kapılarını cömertçe açması, Güney Kore’deki egemen gücün ulusal egemenlik konusunda ne kadar duyarsız olduğunun bir göstergesi. Güney Kore halkı bile ABD üslerinin savaşa davetiye çıkarması sebebiyle gitmesini isterken ve sık sık ABD askeri varlığına karşı gösterilere şahit olurken, hükumetin halkın tepkilerine ve isteklerine duyarsız kalıp üsleri muhafaza etmesi bizlere Güney Kore’deki egemen gücün halktan değil ABD'den yana olduğunu göstermez mi?

İşte bu yüzden Kore halkının bölünmüş kalmasının en büyük sorumlusu Kuzeymiş gibi gösterilse de aslında Güneydir. Gelin görün ki Kore yarımadasının bölücüsü dünyaya hep kuzey olarak sunuluyor. Güney Kore’ye laf eden yok, onlar sütten çıkmış ak kaşık, Kuzey Kore ise Günah keçisi olmuş, bütün kötülüklerin anası o.

Umuyorum ki bir gün Güney Kore’den ABD üsleri temizlenecek ve iki kardeş ülke tek bir çatı altında tam bağımsız bir devlet olarak yaşayacaklar. Yaşasın tam bağımsız Birleşik Kore…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.