Mersin’de salgına karşı yeterli önlemlerin alınmadığı, kent dinamiklerinin bu hayati konuya gerekli hassasiyeti göstermedikleri hususunda yazdığım köşe yazısı üzerine, beni çok sayıda arayan ve mesaj atan kişi oldu.
Her türlü siyasi görüşten ve her kesimden hemşerilerimiz endişe içerisinde.
Hatta sürekli yerel yönetim hizmetlerini öven ve eleştiremeyen basın mensupları da aynı endişedeler.
Türkiye ortalamasının çok üzerinde vaka sayısına sahip Mersin, hâlâ olayın öneminin farkına varmış değil.
Son Büyükşehir Meclis toplantısını hatırlayalım.
Bu toplantı esnasında da, kentimizde salgından ölen ve hastalanan insanlarımız var; ama maalesef konu, yeni yapılan bir kavşağa verilecek isim üzerindeki uzun görüşmeler ve tartışmalar nedeniyle unutuluyor.
Yılbaşı ve Sevgililer Günü de, benzer bir kayıtsızlıkla kutlanıyor.
“Sorumsuz sorumlulara” şu trajik gerçeği hatırlatmak işe yarar mı? bilmiyorum…
Salgında kaybettiğimiz doktorlarımız, ismini ne koyarsanız koyun, artık bu kavşaktan geçemeyecekler!
Salgında kaybettiğimiz insanlarımız, hemşerilerimiz gelecek yıl yılbaşı ve sevgililer günü süslemelerini göremeyecekler, yapılan etkinliklere artık katılamayacaklar!
* * *
İşyerlerinin açılması, insanlarımızın tekrar işlerine kavuşmaları, kent ekonomisinin düzelmesi ve normalleşme için artık geç kalınan pembe rüyadan uyanıp önlemler alma zamanı geldi geçiyor.
Elbette işyerlerinin kapanması büyük bir ekonomik sorundur; devlet bütçesine getirdiği taşınamaz yük de cabası… Peki bundan kurtulmak için gereken dikkat ve kurallı yaşama konusunda niye duyarsız davranıyoruz!
Birçok basit önlemle salgının hızı geriletilebilir.
Maalesef çok sayıda insanımız, hâlâ maske takmamakta ısrar ediyor.
Belediye görevlileri bu konuda halkın arasına girip uyarıda bulunamazlar mı?
Ekonomik sıkıntıda olan insanlarımızın birçoğu da aynı maskeyi günlerce kullanmak durumunda kalıyor.
Eskiyen maskeler fonksiyonunu kaybediyor.
Belediyelerimiz ciddi ölçüde maske dağıtabilirler.
Kent Konseyleri salgına karşı önlemler alınmasında duyurular yapıp sahada da çalışmalar başlatabilirler.
Mutlaka Belediye bünyesinde uzmanların konu ile ilgili çeşitli önerileri olabilir. Yeni yöntemler bulunup hayata geçirilebilir.
Özetle; demokratik geleneği, çağdaş refleksleri ve gelişkin yaşama kültürüyle ülkemizin model kenti olan Mersin’imiz, korona istatistiğinde niye hep öne çıkıyor?
Bu utandırıcı gerçek, başta belediyelerimiz olmak üzere bu kentteki tüm kişi, kurum ve kuruluşların, sivil yapıların, her politik fırsatta meydanlara çıkan örgütlerin ve elbette her siyasi partinin sorunu değil midir?
Niçin bu mücadele yalnızca devletin ve sağlık çalışanlarımızın sırtına terkediliyor?
Bütün kurumsal yapılar, örgütler ve dinamikler, ortaklaşa bir tepki için uyarıcı olmazlar?
Aşılama çalışması başta olmak üzere, salgınla mücadelede belli bir başarı için tünelin ucunda ışık görülmüşken, Mersin’de gereğini yapalım ve bu güzel kente ve sorumlu davranan hemşerilerimize karşı vicdani, ahlaki ve toplumsal sorumluluğumuzu hatırlayalım. Ondan sonra uygun görülen normalleşme adımları zaten kendiliğinden gelişecektir.