Salgının daha yaygın olduğu ilk günlerde “Korona Günleri” başlıklı, genelde Mersin açısından bilgilendirici ve uyarıcı yazılar yazmıştım.
Üzücüdür; bugünlerde salgının azalmasını beklerken, hem ülkemizde hem de kentimizde artmakta…
Endişe duyan çevremizdeki dostlarımız, Mersin’deki durumla ilgili bilgi kirliliğinin ötesinde, güvenilir sayılara ulaşmak istediler. Bu nedenle bazı üst düzey yetkililerle görüştüm.
Evet; son günlerde kentimizde de vakalar artıyor.
Daha tehlikeli görülen bir durum ise: Pozitif sonuçlu bazı hastalar, tedavi için hastaneye yatırılmalarına gerek görülmüyorsa, evlerinde karantinaya alınıyor; ama bu hemşeriler de kurallara uymuyor ve dışarı çıkıyorlar.Dolayısıyla, devletin tüm çabalarına ve kurallara uyan insanlarımıza saygısızlık ederek hastalığı yaymayı sürdürüyorlar.
Hastanelerimizin yatak kapasitelerinde ise şimdilik bir sorun gözükmüyor.
* * *
Özellikle Bayram günlerinde sahilleri, yaylaları, işyerlerini, tüm bölgeyi dolaştım, gözlemledim.
Sosyal mesafe korunmamış, maske kullanan çok az, işyerlerinin çoğunda kurallara uyulmuyor, dolmuşlar fazla yolcu alıyor hatta yasak olan nargile bile içilmeye başlanmış.
Bundan önceki yazılarımda, yaz günleri için gelecek tehlikeden şu şekilde söz etmiştim:
“Özellikle önümüzdeki yaz günlerinde Mersin’de bir AVM’ye gidildiğini düşünelim.
Genelde çok az tanıdığımız kimselerle karşılaşırız; tanımadığımız binlerce kişiyi görürüz.
Tanımadığımız kişiler kimlerdir?
Mersin’de yazlıkları olan, başka illerden yaz tatili için gelenler…
Denize girmek için gelen yerli turistler…
Mersin’de yazlıkları olan özellikle Rus ve Alman yabancılar…
Mersin limanına gelen gemi çalışanları…
Mersin en az korona vakası olan illerden olmasına rağmen, yukarıda saydığım misafirlerden dolayı, potansiyel bir tehlikeli bir durum söz konusudur .”
(09 Mayıs 2020)
Aynı günlerde, bir başka yazımda benzer uyarıda bulunmuştum:
“Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, özellikle yazlıkçıların başka illerden Mersin’e gelmesiyle kalabalıklaşan kentte bir risk oluşacaktır.
Bu nedenle, özellikle riski arttıracak etkinliklerden kaçınılmalıdır.
Hastalığın artışında Belediye sorumlu olmamalıdır.
İki aydır yazılarımda vurguluyorum: Belediye acilen bu yıl yapılacak tüm etkinlikleri iptal etmeli ve bunun için ayrılan bütçeyi ihtiyaçlı vatandaşlarımızın yaşamlarını sürdürebilmesi için kullanmalıdır.
Zaten görülen yakın bir gelecekte, yani en azından bu yıl sonuna kadar kent içinde kültürel ve sosyal faaliyetler mümkün gözükmemektedir.
(11 Haziran 2020)
* * *
Hemşerilerimizi sosyal mesafe ve maske konusunda çok eleştirsek ve uyarsak da, aslında kentimiz kurallara uyan yapısıyla pandemi sürecinde başarılı oldu.
Ancak,özellikle son haftalarda Mersin’e büyük bir yazlıkçı akını oldu; gözlemler ve gelen haberler kurallara uyma konusunda hiç de iç açıcı değil..
Sahildeki müzik eğlenceleri de maalesef yoğunluğu arttırdı.
Umarım Belediyelerimiz de yaptığı, ya da yapmayı düşündüğü etkinliklere bir süre ara verirler.
Çevre illerden kentimize gelen yazlıkçıların,( meselâ Gaziantep’teki yüksek oranlı hastalık tablosundan sonra) Mersin’de her şey olağanmış gibi toplu buluşmalara yönelmeleri, eğlenmeleri, sahillerde sosyal mesafeyi çiğnemeleri kentimizde vaka sayılarında bir yükselişe yol açtı; ancak hemen belirteyim, paniğe yol açacak bir tablo değil bu; hastanelerimizde gerekli tedavi için şartlar kontrol altındadır.
Buna karşılık, pandemi başlarında Mersin’in gösterdiği başarılı sınavı yine tekrarlamamız gerekiyor. Maske, mesafe ve el temizliği gibi basit önlemlerin ihmali, çevremizdeki herkese karşı bir haksızlıktır; hastalığın önlenmesi ve tedavisi için aylardır çırpınan devletimizin, görevlilerin, kurallara uyan insanlarımızın ve özellikle artık gerçekten yorulan sağlık çalışanlarımızın emeklerine karşı saygısızlıktır.
Maskesiz ve mesafeye aldırmadan ortalıkta gezinen herkes toplumsal açıdan sorumsuzdur!
Kurumlar, kuruluşlar ve özellikle Belediyelerimiz şu dönemde her türlü toplanmayı ertelemelidir!
Sahil beldelerimizde ve yazlık sitelerde kayıtsızca toplanan, eğlenen, iç içe denize giren herkes, hastalıktan hayatını kaybeden her bir vatandaşımızdan sorumludur!
Hastanelerimizin yatak kapasitesi şu günler için yeterlidir; ama dünyanın hiçbir ülkesinde sınırsız bir yatak kapasitesi yoktur.
Her birimiz bu nedenle kendimizi ve çevremizi koruyalım, çok basit önlemlere uymanın bir toplumsal ahlak meselesi olduğunu unutmayalım ve her akşam ekranlarda ölümleri gösteren sayıların ne demek olduğunu ve bu konuda kendi sorumluluğumuzu derin derin düşünelim.
Mersin, pandeminin ilk döneminde ülkeye örnek olmuştu; bu toplumsal basireti bir süre daha sürdürelim, çok sıkılsak da çevremiz, sevdiklerimiz ve elbette kendi sağlığımız için çok basit kurallara dikkat edelim…