İşte Alex'in açıklamaları:
"Her şeyden önce herkese geldiği için teşekkür ederim. Sizlerle beraber geçirdiğim süre için kalbimin en derin yerinden teşekkürler. Fenerbahçe taraftarına da teşekkür ederim. Pazartesi sözleşmemi feshettikten sonra taraftarın gösterdiği reaksiyonu en güzel rüyalarımda bile göremezdim. 35 yaşına bastım geçen ay. Çocukken bile geçen hafta ağladığım kadar ağlamadım. En içten dileklerim bunlar. Fenerbahçe taraftarının bundan sonraki süreçte mutlu olmasını istiyorum. Bu sürecin nasıl geliştiğini anlatacağım. Bugüne kadar hep yanımda olan Samet Güzel'e çok teşekkür ederim."
"SAMET ZOR GÜNLER YAŞADI"
"Geçen hafta havaalanından bugün istifa edişine kadar zor anlar yaşadı. Bu yaşında kolay günler geçirmedi Samet. Basın toplantısı yapmadan önce çok düşündüm. İki önemli maçın geçmesini bekledim. Çok şükür lehimize sonuçlandı maçlar. Önemli olan takımdı. İki maçı atlatmalarını bekledim. Kulübün toplantısında ne söyleneceği beni hiç ilgilendirmiyor. Fenerbahçe'de başarılı bir dönem geçirdiğimi düşünüyorum."
"BENİM DE HATALARIM VAR"
"Bu işin 5 ayağı var. Ben, Aykut Kocaman, Ali Yıldırım, Başkan ve medya... Başınıza bir şeyler geliyorsa sizin de bu işte dahliniz var. Kendi hatalarım da oldu. En büyük hatam kulübü bazı anlarda yaralayıcı davranışlarda bulunmam. Twitter'ı yanlış şekilde kullandım. Bazı insanlara SMS'ler gönderdim. Göndermesem daha iyiydi. Mesajın içeriğinde hata yoktu ama gönderdiğim kişilere göndermemeliydim. ilgili Ali Yıldırım ile kulübe gönderilen bir evrak konusunda tartışmasaydım daha iyiydi. Eğer para düşkünü bir insan olsaydım, kulübün bana önerdiği 'Ayrı çalış' önerisini değerlendirir ve maaşımı tıkır tıkır alırdım. Bunlar durumun bu hale gelmesine kadar kabul ettiğim hatalarım."
"SORUNLAR BÖYLE BAŞLADI"
"Aykut Kocaman ile sportif direktör ve teknik direktör olarak iki ayrı bölümümüz var. Sizler Fenerbahçe'yi yakından takip ediyorsunuz. Trabzon maçını kazansaydık 7 Temmuz'a kadar tatil yapacaktık. Aragones ayrıldı ve Kocaman sportif direktör oldu. Sonra da dönüş tarihi değiştirildi. 20-22 Haziran'dı. Samet aradı. 1 hafta erken gelmemiz gerektiğini söyledi. Ben de gelemeyeceğimi, ona göre plan yaptığımı söyledim. 7 Temmuz'da döndüğümde Daum'dan özür diledim. O da anlayışla karşıladı. Sonra da beni Kocaman'ın yanına tanışmak için yolladı. Kocaman ile tanıştım. Bana ilk söylediği şey 'Sen kaptansın, herkesten önce senin burada olman gerekir' dedi. Ben de ona haklı olduğunu söyledim. Şunu ilave ettim. 'Brezilya'da sadece 1 hafta kalabiliyorum. İlk programa göre 7 Temmuz'du dönüş tarihi' Zaten daha sonra kendisi teknik direktör oldu. İşte o zaman da problemlerimiz başladı."
"KOCAMAN İLE GÖRÜŞLERİMİZ FARKLI"
"Bazı kararlarını kabul ettim ama hiçbirisine katılmadım. Futbol görüşlerimiz çok farklıydı. Benim görüşüme göre futbol takımı sürekli gelişir; bu da idmanlarla sağlanır. Bir futbolcu sürekli geriye gidiyorsa sorun vardır. O da bana 'Burası Türkiye. İdmanlar gelişmek için değildir' yanıtını verdi. Bir önceki cümlesine ek olarak söylüyorum. Bu da kulüpteki yerimi sorgulamama neden oldu. Gol sevinçlerinde, hocanın sevinçlere katılmaması doğru değil. Fenerbahçe'nin hocasının, bu kadar zor maçlarda gol sevinci yaşamayıp sakin kalması hiç aklıma yatmadı. Dün gördüğüm şeye de mutlu oldum. Gökhan Gönül'ün golüne sevinmesi, bir şeyllerin değiştiğini gösterdi! Sonra hocanın sözleşmesini 3 sene uzattılar. Demek ki hocaya güveniyorlar. Sözleşme uzamasından sonra kulübün futbola bakışında değişiklik yapacaktı; yapmadı. En çok üzüldüğüm maç olan geçen sezon Galatasaray ile oynadığımız son maç hakkında konuşacağım."
"Oynamak ya da yedek kalmak hocanın tercihidir. Kocaman'a kendi ayağımdan bahsettim. Galatasaray maçında oynayamayacağımı söyledim. 'Daha çok erken, bekleyeceğim' yanıtını verdi. Sonra sağlık ekibiyle program yaptık; tedaviye devam ettim. Maçtan 2 gün önce doktor ayağıma anestezi uygulamak istedi. Ben de kabul etmedim. İdmandan sonra Kocaman'ın odasına gittim. Ağrı hissetmediğimi söyledim; o da teşekkür etti. Odada Ali Yıldırım ve Hasan Çetinkaya da vardı. Maç günü öğle yemeğinde beni yedek bırakacağını ve 70'te oyuna alacağını söyledi. Ben de ona 'Umarım planlarında yanılırsın ve işi 70'ten önce bitiririz' dedim. Gerisini biliyorsunuz."
"Sonra başka finale Bursa maçına gittik. Başkan hapisteydi ve yıllardır Türkiye Kupası'nı almıyorduk. Maçı hepiniz hatırlıyordur. Fenerbahçe için 30 yıllık tabuyu yıktık. En çok sevindiğim maçlardan biridir. Maçtan sonra hocamız bizi tebrik etmedi, takımla birlikte İstanbul'a dönmedi. Bu da bana ilk tanıştığımızda söylediği sözleri hatırlattı. 30 yıl sonra kupa alıyorduk ama hoca takımla dönmüyordu. Tanıştığımız gün gecikmemden bahsetmesinden sonra böyle davranması garip geldi. Sonra tatildeydim. Aykut Kocaman'ın sizlerle yaptığı görüşmenin detayları geldi."
"Her maçta oynamayacağımı söylemiş sizlere. Ama tatilden dönünce benimle böyle bir konuşma yapmadı. İlk gün Bolu'ya gittik; orada da benimle konuşmadı. Avusturya'ya gittik sonra da... 2 hafta kaldık orada. Kampın son gününde basın toplantısı yapacaktım. Biraz da toplantıya geçikmiştim. Gecikmemin sebebi Aykut Kocaman'ın beni çağırmasıydı. Benimle Bolu ve Avusturya'da konuşmaya fırsat bulamadığını ama dönünce konuşacağını söyledi.