SiZ KİMİN OĞLUSUNUZ?
Vakit kuşluk vaktiydi. Bazı sahabeler, Mescidi Nebevi'de halka kurmuş sohbet ediyorlardı.
Bu arada Hz. Selman'i Farisi (r.a) Mescidi Nebevi'ye girerek, Mesciddeki Sahabelere selam verip uygun bir yere oturur.
Oturanlardan bazıları, Hz. Selman'ın işiteceği bir sesle, birbirlerine kabile ve soylarını sormaya başlarlar.
Biri; ben Temim kabilesindenim.
Bir diğeri; ben Kureyş kabilesindenim.
Üçüncüsü Ben ise Evs kabilesindenim derler.
Hz. Selman bütün bu konuşulanları sükunetle dinliyordu.
İçlerinden biri dönüp Hz. Selman'a sorar:
Ey Selman senin soyun ve ırkın nedir?
Onlara göre onun vereceği cevabı yoktu, çünkü o acemdi ve bilinen bir soyu yoktu,
Hz. Selman (r.a), bütün Müslümanlara ders verircesine vakarlı ve sükunetle cevap verdi :
"BEN İSLAM'IN OĞLU SELMAN'IM".
Ben dalaletteydim. Allah c.c, Hz.Muhammed (s.a.v) ile beni hidayete erdirdi.
Ben fakirdim. Allah c.c, Hz.Muhammed (s.a.v) ile beni zenginleştirdi.
Ben köleydim. Allah c.c, beni Hz.Muhammed (s.a.v) ile özgürlüğüme kavuşturdu.
İşte benim soyum ve ırkım.
Ses seda yoktu. Herkes donup kalmıştı.
Ama içten içe İslâm kardeşliği duyguları kaynamaya başlamıştı.
Hz.Ömer (r.a) olanları mescidin bir yerinde dinliyordu.
Bu cevabı duyar duymaz, cezbe haline kapılarak ayağa kalkar ve onların yanına gelerek, "
BEN DE İSLAMIN OĞLU ÖMER'İM
İSLAMIN OĞLU SELMAN'IN KARDEŞİYİM" der
Oradaki sahabelerden biri de kalkarak
"BEN DE İSLÂM'IN OĞLUYUM".
Bir başkası;
"BEN DE İSLÂM'IN OĞLUYUM"
Bir başkası
"BEN DE İSLÂM'IN OĞLUYUM" diye bağırmaya başlarlar.
İşte bizi, ancak bu RUH birleştirir, Cinnî ve İnsî düşmanların tuzaklarından kurtarır ve bizi tek kelime altında birleştirir.
Bizim davamız ne Arap ne Türk nede Kürt davasdır bizim davamız
Allah'ın davasıdır
Allah'ın ismini en ücra köşelere ulaştırma davasıdır
Öyle olmalıdır
BEN DE İSLÂM'IN OĞLUYUM ELHAMDÜLİLLAH.
SAHİ SİZ KİMİN OĞLUSUNUZ?
Selam ve dua ile kalın.