Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Aytaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, ağız ve diş sağlığı profili gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğunu söyledi.
Diş ve diş eti hastalıklarından korunmayla ilgili toplum bilincinin yeterli düzeye ulaşmadığını belirten Aytaç, şunları kaydetti:
''Toplumun büyük bir çoğunluğu ya dişlerini hiç fırçalamamakta ya da fırçalama işlemini doğru veya yeterli yapamamaktadır. Ayrıca ciddi bir şikayeti olmadığı takdirde de hekimle iletişime geçmemektedir. Koruyucu uygulamalar, erken aşamada teşhis ve tedavi tıbbın diğer alanlarında olduğu gibi diş hekimliğinde de birinci derecede önem taşımaktadır. Bu doğrultuda etkili bir hasta hekim işbirliği oluşturulmalıdır. Bireyler 6 ayda bir rutin kontrolleri için diş hekimlerine başvurmalı. Hekimlerinden alacakları ağız hijyeni ve bakımıyla ilgili eğitimi doğru ve etkili bir şekilde uygulamalıdırlar. Bu rutin ziyaretler sayesinde bireylerin ağız diş sağlığı periyodik olarak kontrol edilebilir, gerekli eğitim ve motivasyon sağlanabilir, oluşması muhtemel sorunlar koruyucu önlemlerle engellenebilir, mevcut problemlere de erken müdahale etme imkanı doğar.''
-''Diş fırçalama süresi 2 dakikadan az olmamalıdır''-
Yrd. Doç. Dr. Aytaç, insanların günde en az 3 kez dişlerini fırçalaması gerektiğini vurgulayarak, ''Diş fırçalama süresi 2 dakikadan az olmamalıdır. Tükürük dişlerin doğal koruyucusudur ancak gece uykuda salgısı azalmaktadır. Bu yüzden gece uyumadan önce dişleri fırçalamak çok önemlidir. Etkili ağız bakımı için diş fırçası tek başına yeterli kalmaz, diş fırçasının ulaşamadığı diş ara yüzeylerini temizlemek için diş ipi kullanılmalıdır. Kullanılan diş fırçası, diş macunu, diş ipi veya ara yüz fırçası gibi dental koruyucu araçlar mutlaka kişinin hekimi tarafından önerilen ürünler olmalıdır. Diş fırçası 3 ayda bir değiştirilmelidir'' diye konuştu.
Tüketim miktarları ve sıklıkları ülkemizde oldukça yüksek olan kola ve benzeri içeceklerin, hem asidik hem de şeker içeriklerinden dolayı diş sağlığını tehdit eden ürünler arasında yer aldığını dile getiren Aytaç, ''Bu içecekler asidik içeriklerinden dolayı mine yüzeyinde erozyon adını verdiğimiz aşınmalara neden olurlar. Diğer bir taraftan ise içeriklerindeki yüksek miktardaki şeker ağızda yaşamakta olan mikroorganizmalar tarafından organik aside çevrilir ve bu asit çürüğe neden olur'' dedi.
Aytaç, bireylerin bunların zararları ve alabilecekleri önlemler konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Peki neler yapılabilir; tüketim sıklıkları ve miktarları azaltılmalı, yudumlayarak içmek yerine çabucak içilmeli, bardak yerine pipet kullanılmalı, ana öğünlerde tüketilmeli ve kesinlikle gece son yiyecek olarak alınmamalıdır. Tüketildikten hemen sonra dişler fırçalanmamalıdır. Bunun yerine flor içeren bir gargara veya karbonatlı su veya su ile ağzını çalkalaması veya tükürük akışını artırmak için asit içermeyen, şekersiz sakız veya pastil çiğnemesi önerilebilir.''