Ramazan Şerif

RAMAZÂN-I ŞERİF Rahmet, Mağfiret ve Tezkiye iklimi

Ramazân-ı Şerif, ömür takvimi içerisinde müstesnâ bir lûtuf ve rahmet ayı... Cenâb-ı Hakk'ın ümmet-i Muhammed'e bahşettiği, mânevi kıymetlerle dolu, ilâhi bir hazine... Nitekim bir hadis-i şerifte:

Eğer kullar, Ramazan'ın faziletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi... buyruluyor. (Heysemi, c. III, sf. 141)

Nasıl ki 24 saatlik bir gün içinde seher vaktinin, 7 günlük bir hafta içinde mübârek Cuma gününün ayrı bir husûsiyeti varsa, senenin ayları içinde de Ramazân-ı Şerif'in öyle müstesnâ bir kıymeti bulunmaktadır.

*Ramazân-ı Şerif,* ihtivâ ettiği müstesnâ fırsatlar sebebiyle, uhrevi kazançlara her zamankinden daha fazla gayret edilecek bir rahmet iklimidir.

Mevlânâ Hz buyurur:

*Ramazan geldi, artık maddi yiyeceklerden elini çek ki, gökten mânevi rızıklar gelsin. Bu ay, gönül sofrasının kurulduğu aydır. Gönlün, bedenin hatâlarından kurtulduğu aydır. Gönüllerin aşk ve iman ile dolduğu aydır.*

Yani Ramazân-ı Şerif, dünyevi alâkaları asgariye indirip Hakk'a yakınlık ve dostluğa yoğunlaşma mevsimidir. Kulu Rabbinden uzaklaştıran her şeyden el çekerek, *rızâ-yı ilâhiyi* tahsilin bereketli fırsatlarından bolca istifâde etme zamanıdır.

*Ramazân-ı Şerif* nefis muhâsebesinin de en feyizli mevsimidir. Bütün bir yıl boyunca mânen kaybettiklerimizi telâfi etmek, hatâ ve kusurlarımızı düzeltmek, ömrümüzün kalan kısmını geçen kısmından daha hayırlı hâle getirmek adına güzel başlangıçlar yapmak için *Ramazân-ı Şerif'i* büyük bir fırsat bilmeliyiz.

Bize bir bardak su ikram edene bile teşekkürü borç biliriz. Rabbimiz'in paha biçilmez bir hazine değerindeki ikramı olan *Ramazân-ı Şerif'i* de yüksek bir şükür hissiyâtıyla karşılamalıyız:

*Namaz, oruç gibi ferdi ibadetlere teksif olmakla, Zekât, infak, fitre, Yaratan'dan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet ve hizmet gibi ictimâi ibadetlere göstereceğimiz gayretle,*

*Kur'ân-ı Kerim ile kuracağımız yakın ünsiyetle, Ramazân-ı Şerif'e göstereceğimiz büyük itinâ; Cenâb-ı Hakk'ın bu müstesnâ lûtfuna karşı, en güzel şükür ifadesidir.*

*Mağfiret Mevsimi* 

Ramazân-ı Şerif, ilâhi affın âdeta tuğyân ettiği bir mağfiret mevsimidir. *Rasûl-i Ekrem S.A.V Efendimiz* bu hakikate ifade sadedinde şöyle buyurmuştur:

*Kim faziletine inanarak ve ecrini ALLAH'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.* (Buhâri Savm, 6)

*Kim, inanarak ve sevâbını ALLAH'tan umarak Ramazan gecelerini ihyâ ederse, geçmiş günahları affolunur.* (Buhâri, Terâvih, 46)

Tabi borçlar ve kul hakları bunun dışındadır. Hak sahipleriyle muhakkak helâlleşmek icâb eder.

Yine *Rasûlullah S.A.V Efendimiz;*

*Cibril (a.s) bana göründü ve; Ramazan'a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!* dedi. *Ben de Âmin!* dedim. buyurmuşlardır. (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizi, Deavât, 100/3545)

Demek ki Ramazân-ı Şerif'in gece ve gündüzlerini lâyıkıyla ihyâ edebilirsek, ilâhi af vaadi bizleri bekliyor. Fakat bunun zıddına, bu müstesnâ hazineye bigâne kalıp ihmalkâr davranırsak, ilâhi rahmetten mahrûmiyet tehlikesi mevcut! Yani bu kadar mühim, hassas ve kıymetli bir zaman dilimindeyiz...

*Devam Edicek inşALLAH*

HAYIRLI SABAHLAR

HAYIRLI HAFTALAR

YORUM EKLE