Ülkemiz zor bir dönem geçiriyor.
Böyle zor dönemlerde en başta olması gereken Türkiye’nin ekonomik alanda güçlü olmasıdır.
Bunun için bu ülkede yaşayan her ferdin mutlaka yapacağı bir şey vardır.
Tabii her kentin de yapacağı bir şey vardır.
Bu kentlerin içinde de en başta Mersin gelir.
Mersin’in tüm ülkeyi etkileyecek dev yatırımları yıllarca engellenmiş ve geciktirilmiştir.
Çukurova Havalimanı, Akkuyu Nükleer Santrali, Antalya Sahil Yolu, Kazanlı Turizm Projesi, SEKA Tersane ve Limanı, Kumkuyu Stol Havalanı, Balık Çiftlikleri, Lojistik Merkez, Tarım Teknoparkı ve her biri tüm ülke ekonomisine katkı verecek birçok proje.
Artık tüm bunların da bir tesadüf olmadığını kavramalıyız.
Maalesef özellikle son 15 yıldır bir kör çevreci mahalle baskısı ile ülke ekonomisine katkı verecek projeler engellendi yada geciktirildi.
Türkiye kaybetti, Mersin kaybetti, bu ülkenin ve bu kentin insanları kaybetti, sahip olduğumuz zenginliklerden yararlanamadık.
Özellikle Eski Büyükşehir Kent Konseyi’nin siyasi bir kimlikle kentin projelerine nasıl karşı çıktığını ibretle gördük.
Bugün de Yeni Büyükşehir Kent Konseyi çok farklı davranmıyor.
Kentin ekonomisine en çok katkı vermesi gereken iki kurum
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ve Mersin Esnaf Odası.
Maalesef bu iki kurumun da son on yıl içerisinde kent ekonomisi yararına yaptıkları bir olumlu hareketi göremedik.
Gerçi katkıdan vazgeçtik bari engel olmaya çalışmasalar desek de geçtiğimiz gün Mersin Esnaf Odası Başkanı’nı talihsiz bir demeç verdi.
Balık çiftlikleri yan sanayii için yapılmakta olan iki fabrikayla 500 ve kurulacak balık çiftlikleri ile en az 3.500 kişiye iş imkanı sağlayacak bir yatırıma karşı çıkıyor.
Bu yatırım yalnız bölge ekonomisini değil Türkiye ekonomisini de güçlendirecek.
Türkiye’nin yurt dışına ihraç ettiği tek hayvansal gıda balık. Bugün yıllık 800 milyon dolar olan ihracatın 2023 de 2.5 milyar dolar olması hedefleniyor.
Cumhurbaşkanımız da 100 Günlük Eylem Planı içerisinde su ürünleri kapasitesinin arttırılacağını belirtmişti.
Ayrıca Hükümetin de stratejik eylem planında balık çiftlikleri yatırımları yer almaktadır.
Türkiye’nin büyük yatırımlarına karşı çıkmayı bir alışkanlık ve adeta yaşam tarzı olarak gören siyasileşen kör çevreci anlayışı anlamaya çalışsak da kent ekonomisi ile ilgili sorumluluğu olan bir kurumun böyle hassas bir dönemde buna karşı çıkmasını kabul etmek zor.
devam edecek