İstanbul'a üniversite eğitimi için gönderdiği kızıyla ilgili gelişme üzerine adliyeye koşan inşaat işçisi baba tepkisini "Bunlar 'devrimciyim' diye geçinen, kime hizmet ettiği belli olmayan insanlar." sözleriyle dile getirmişti.
Acılı baba, tehdit altında olduklarını, bir avukat tuttuklarını onun da savunma yapmadan çekildiğini anlattı. "Çünkü, örgüt tehdit etti. Avukat olduğunu söyleyen bazı kişiler eşimle beni de dövmeye kalkıştı. Sonuçta örgüt kızımızı cezaevine gönderdi." dedi.
Ancak asla pes etmeyeceğini ve kızını örgütün elinden kurtaracağını dile getirdi Ailelere de "Çocuklarınızın kimlerle arkadaşlık ettiğini bilin." uyarısında bulundu.
DHKP-C operasyonunda tutuklanan kızının ardından örgüte karşı tepkisiyle dikkat çeken Hüseyin Yücel, geçtiğimiz hafta İstanbul'da yaşadıklarını Zaman'la paylaştı.
Örgüt avukatlarının savcılık ve mahkeme aşamalarında hiç kimseye savunma yaptırmadıklarını belirten acılı baba, o günlerde bir avukat tuttuklarını, ancak kızının kabul ettiği avukatın savunma yapmadan çekildiğini söyledi.
Avukatın çekilmesini ise Yücel, "Çünkü, örgüt tehdit etti. Avukat olduğunu söyleyen bazı kişiler de eşimle beni dövmeye kalkıştı. Sonuçta örgüt 'direne direne' kızımızı elimizden alıp, cezaevine gönderdi." sözleriyle yorumluyor.
Önceliğinin kızını dört duvar arasından çıkarmak olduğunu kaydeden Hüseyin Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir haftadır yeme içmeden kesildik. Birbirimize 'Hiçbir şeyden nasıl haberimiz olmadı?' diye soruyoruz. Kızımı oradan kurtarmak için gerekirse canımı ortaya koyacağım. Duygu'yu onlara yedirmeyeceğim. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Kızıma 22 yılımı vermişim. Cezaevinde çürümesine, asla izin vermeyeceğim. Çıkması için devletin ilgili tüm birimleriyle irtibata geçeceğim."
Kızının iki ayda bir Ankara'ya evlerine geldiğine, örgütle irtibatlı olabileceği yönünde hiçbir izlenim edinemediklerine değinen Yücel, kızının gözaltına alınmadan yaklaşık bir hafta önce annesine, "Ben artık aile ortamında yaşamak istiyorum. Buralarda çok sıkıldım. Ankara'da herhangi bir üniversiteye geçiş yaptıralım." dediğini belirtti.
Kızının eğitim gördüğü süre içinde elinden geleni yaptığını belirten baba Yücel, örgütle ilgili ilginç bir noktaya da dikkat çekiyor:
"Ben ve eşim rahat bir öğrenim hayatı sürmesi için var gücümüzle çalıştık. Aylık olarak bin ile bin 300 lira arasında para gönderdik. Duygu, Kredi Yurtlar'da kalıyordu. Aylık masrafı 300 lira civarındaydı. Gözaltına alındığında üzerinde iki yıl önce aldığım ayakkabı ve kont pantolonu vardı. Örgüt, ellerinden sadece geleceklerini değil, ceplerindeki paralarını da alıyor. Masum gençleri örgüt üyesi yapanların vatan hainlerinden hiçbir farkı yoktur."
Hüseyin Yücel, örgüt ve onları savunan avukatların da devrimcilikle hiçbir ilgisinin olmadığını vurguladı. "Şayet devrimci isen benim kızımı neden elimden aldın? 22 yaşındaki genç bir kızın hücrelerde ne işi var? Garibanı, çocuğundan ayırmak mı devrimcilik?" diye soran baba, örgütün İstanbul'a 'okusun' diye gönderdiği kızının hayatını kararttığından yakınırken ailelere, "Çocuklarınızın kimlerle arkadaşlık ettiğini bilin. Aksi takdirde istenmeyen olaylarla karşılaşabilirsiniz." uyarısında bulundu.
HÜSEYİN YÜCEL'İN OTOMOBİLİNİ KUNDAKLADILAR
DHKP-C tehdidi sebebiyle adres değiştirdiği halde Hüseyin Yücel'in aracı kundaklandı. Benzin deposunun bulunduğu yerden ateşe verilen araç, komşuların zamanında fark etmesi üzerine söndürüldü.
Kızı Duygu Yücel'in tutuklanmasının ardından Ankara'ya dönen Hüseyin Yücel'in otomobili önceki gün kimliği belirsiz kişiler tarafından kundaklandı.
Komşuların zamanında fark etmesiyle söndürülen araçta maddî hasar oluştu.
Yaşanan olayın ardından ailenin ikamet ettiği adrese gelen Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube ekipleri, inceleme yaparak şüphelilerle ilgili delil topladı. Edinilen bilgilere göre; aile örgütten gelebilecek tehlikelere karşı Ankara'ya geldikten sonra başka adreslerde ikamet etmeye başladı.