BAŞBAKAN Erdoğan’ın son zamanlarda sık gündeme getirdiği idam cezası tartışıladursun , Habertürk Gazetesi olarak konuyu bu konuda en çok canı yananlara sorduk. Eşi, babası, kızı siyasi veya adi cinayete kurban gidenler ve ailesinde idam cezası yüzünden yaşamdan koparılanlar konuya bakışlarını anlattı... Söz bu kez onlarda...
‘Canım yanıyor ama vicdanım izin vermez’
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yakılan Şair Behçet Aysan’ın kızı Eren AYSAN:
İDAM cezasına kesinlikle karşıyım. Sivas katliamı sanıkları da idam cezasıyla yargılanmışlardı. Daha sonra cezaları müebbet hapse çevrildi. Türkiye’de 1993’ten sonra idam cezasının kaldırılması için düzenlenen imza kampanyalarını destekleyenlerden birisiyim. Kendi canımızın yanmasına, babamın öldürülmesine rağmen, başka insanların ölümle terbiye edilebileceğine inanmıyorum. İdam cezası geriye dönüşü olmayan bir ceza şekli. İnsanı öldürmeye yönelik bir yaklaşım. Bunu hiçbir vicdan onaylayamaz, onaylamamalı. Kendi canımızın yanmasına rağmen, kendi canlarımıza kastedilmesine rağmen böyle bir cezayı onaylayabilecek durumda değiliz...
‘PKK için idam cezası şart adi suça olmaz’
12 Eylül’de idam edilen ilk ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun babası Necmi PEHLİVANOĞLU:
87 yaşındayım, oğlum 32 yıl önce idam edildi, oğlumu unutamıyorum. Oğlum daha 20 yaşındaydı. Hiç suçu yoktu. Benim kanaatime göre kaza ile adam öldürenleri, kendini, malını korumak için öldürenleri ve namusu için öldürenleri bence idamla cezalandırmak olmaz. Ama terör nedeniyle bilhassa PKK suçlularına karşı idam cezası olsun. PKK dağa çıkıyor asker öldürüyor, onu affediyorsun, 10 yıl-20 yıl ceza veriyorsun sonra çıkıp yine asker öldürüyor. Bu nedenle bunlara karşı idam olsun.
‘Şehit ailelerinin hepsi idam istiyor’
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği İstanbul Şube Başkanı şehit eşi Gönül ALPAYDIN:
BÜTÜN şehit aileleri idamı istiyor. Çünkü bu ülkenin ayakta durması için bu şart. İnsanlar suç işlemesinler, işledikleri zaman da ceza görsünler. PKK’lı teröristlerin yaptıkları ortada. Bu ülke ayakta durmak durumunda, cezaların ürkütücü olması lazım. Bütün şehit aileleri adına bunu söylüyorum, çünkü ailelerin hepsi idam cezasını istiyor. Devletime, askerime kurşun sıkan cezasını bulmalı...
‘Şimdiye kadar idam cezası olmalıydı’
Cem Garipoğlu’nun öldürdüğü Münevver Karabulut’un babası Süreyya KARABULUT:
GEÇ kalınmış bir karar. Şimdiye kadar olmalıydı. İnşallah idam gelir de pislikler temizlenir. Bu ülkede idam şart... Cem Garipoğlu idam edilmez ki, kesinleşmiş kararı var. 12 13 yıl sonra aramızda dolaşacak. Bu ülkenin kanunları bu. Bizim acımız her geçen gün büyüyor... Abuk sabuk kanunlarımız var...
‘İnsan eliyle insanın canı alınamaz’
1979’da öldürülen Gazeteci Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İPEKÇİ:
KESİN ve net şekilde insan canının insan eliyle alınmasına karşıyım. Bunun adı suikast olur, idam olur. İkisi de aynı... Bir insanın canını bir insanın almasına karşıydım ve karşı olacağım...
‘Doğan Öz idama karşı imza vermişti’
1978’de öldürülen Savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen ÖZ:
İDAM cezasına rahmetli eşim de karşıydı. Deniz Gezmişler’in idamı olduğu zaman konuşmuştuk. O zaman idam cezasının kaldırılması için imza da vermişti. Hatta o nedenle de Adalet Bakanlığı eşime bir ihtar verdi. Ben de idam cezasının çare olacağını düşünmüyorum. Yakın tarihimizde hep darbeler sonucu yapılmış idamlar karşımızda duruyor. Hâlâ yüzleşemediğimiz durumlar var. Ben şahsen karşıyım. Şiddet şiddeti getiriyor. Şiddetin bitmesi lazım...
‘Ölüm cezası değil eğitim gerekiyor’
1980’de öldürülen TRT İstanbul Radyosu Prodüktörü, Gazeteci-Yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun oğlu Ali Naki KAFTANCIOĞLU:
BEN kişisel olarak karşıyım, bu bir cezalandırma değil. Bir nevi izolasyonla, eğitimle bu tip mahkûmları daha insani olarak cezalandırmak daha doğrusu eğitmek gerekir. Mesela babamı öldüren, bu eylemi yapan kişiler kendine göre “Ümit Kaftancıoğlu vatan hainiydi, ben onu öldürerek bu ülkeye iyilik yaptım” zannediyordu. Halbuki kendi geleceğinden bir parçayı daha karartmış oldu, bunun farkında değil. Ona bunları öğretmek lazım.