Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Sonuç ve Teklifler
TÜRKİYE (AK PARTİ) EĞİTİM HEDEFLERİNE NİÇİN ULAŞAMADI -VII-
Prof. Dr. Ömer ÖZYILMAZ
24.12.2021 yazının devamı
5- Kurul üyelerinin, eğitim sistemimizin sorunlarını panoramik/sistematik olarak göremeyip, sorunların genişliğinden ve derinliğinden haberdar olamamalarıdır. Dolayısıyla Sn. Üyeler, eğitim sistemimizin temel ve yapısal sorunlarını değil de kolaylarına gelen sorunları ele almışlardır.
6- Önemli bir sorun da Kurul’un, kendisine karşı sorumlu olacağı bir makam ve mevkinin olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Nitekim bugüne kadar, herhangi bir kurum ‘ne yapmaları gerektiği’ ya da ‘ne yapıp ettiklerini’ kendilerine sormamıştır. Halbuki, Kurul’u/ kurulları yönlendirecek, çalıştıracak ve onları sorumlu tutacak bir ‘Üst Kuruluşun’ olması yararlı olur, diye düşünüyorum.
D- Sonuç ve Teklifler:
Yukarıda belirttiğimiz haliyle Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Milletimizin beklenti ve ihtiyaçlarına asla cevap veremeyeceği ortaya çıkmıştır. Ben bu durumdan en başta Sayın Cumhurbaşkanımızın hatta sayın üyelerin de rahatsız olduklarını düşünüyorum. Bir başka makalemizde genişçe ifade etmeğe çalıştığım çözüm önerilerimin birkaç maddesini burada kısaca arz etmek isterim. Bu çerçevede:
1- Kurulan her yeni kurul/kurum gibi, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu da kendisini geliştirmeliydi, kurulduğu yerde kalmamalıydı. Bununla ilgili olarak çokça çalışmalar yapılmalı/yaptırılmalıydı. Kurul üyeleri bu amaçla çeşitli projeler üretmeliydiler, ancak bunların hiç birisi yapılmamıştır. En yeni üye olarak 14. 07. 2021 Tarihinde Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’na, bu manada katkı vermek üzere bir de proje sundum. Ancak bu çalışmamdan dolayı Kurul üyeleri büyük tepki gösterdiler.
2- Kurul, eğitim alanında Sayın Cumhurbaşkanımıza danışmanlık yapmak gibi önemli bir görevin yanında, Ülkemizde 150 yıldan beri beklenen eğitim reformunu gerçekleştirecek konsorsiyumun (MEB, YÖK ve Kurul) en dinamik ve öncü unsuru olmaya aday bir Kurul’dur. Onun için kendisini doğru tanımlayarak, yeni projelerle önce kendisini ‘yapı’, ‘statü’, ‘kadro’ ve ‘bilgi birikimi’ yönünden geliştirebilir, geliştirmelidir.
3- Kurul, aynı zamanda hem bilim ve eğitim alanındaki tarihi zenginliklerimizi hem de Ülkemizin bugünkü eğitim bilimleri bilgi ve kadro birikimini harekete geçirerek, eğitim sistemimizi değişim, dönüşüm ve yeniden yapılandırmayla görevli reformcu bir Kurul haline getirilebilir, getirilmelidir.
4- Kurul, bu yetki ve imkanla, belli bir plan ve program dahilinde teorik olarak eğitim sistemimizin ‘geliştirilmesi’ ve ‘millileştirilmesi’ görevini üstlenebilir, üstlenmelidir. Bakanlık ve YÖK te uygulayıcı olur. Nitekim 30-40 yıldan beri Dünya’da eğitim yönünden gelişmiş ülkeler, kendi eğitim sistemleriyle ilgili olarak sorunlarını çözme, yenilikler üretme, geliştirme ve çağın önüne geçirme görevini, böyle bir kurula vermekte, uygulamayı ise eğitim bakanlıklarına bırakmaktadırlar.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Milletimizin beklentisinin de bu olduğu kanaatindeyim.
Kurulun nasıl olması ve nasıl çalışması gerektiği ile ilgili önerilerimi içeren geniş projem hazır durumdadır. Yakında o da yayınlanacaktır.
Saygılarımla…