20 Temmuz'un 47. yıldönümü mesajı
KKTC MERSİN BAŞKONSOLOSU ZALİHE MENDELİ’NİN
20 TEMMUZ BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK BAYRAMI’NIN 47’İNCI YILDÖNÜMÜ KUTLAMA MESAJI
Yakın tarihin en şanlı özgürlük ve diriliş destanlarından birisi olan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47. yıldönümünü, bir kez daha harekâtın başlangıç noktası olan Mersin’de kutlamaktan büyük mutluluk ve onur duymaktayım.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımız kutlu olsun!
Kıbrıs’ta 47 yıl önce, bugün, Barış Harekatı başlayana kadar, Kıbrıs Türk Halkı, mermilerin hedefi olmakta, sokaklarda zulüm hüküm sürmekte ve Kıbrıs’ın birçok noktasında Türklere karşı insanlık dışı sindirme çabaları hakim olmaktaydı.
1963’ten 1974’e kadar tam 11 yıl boyunca göçü, yokluğu, acıyı, can ve mal kaybını her bir bireyine varıncaya kadar doğrudan ya da dolaylı şekilde yaşayan Kıbrıs Türk Halkı, bu zulme direnmiş, kimliğine sahip çıkmış, adada onuruyla var olma hakkından vazgeçmemişti.
20 Temmuz sabahı, Mücahit ve Mehmetçik Kıbrıs’ta bir destan yazarak tüm dünyaya Kıbrıs Türk halkının özgürlüğünden asla ödün vermeyeceğini göstermişti.
Kıbrıs Türk Halkı’nın bu mücadelesi bir direniş ve diriliş destanıdır.
Rum tarafı Kıbrıs’ın yakın tarihini hep 20 Temmuz 1974’ten itibaren yazmak istese de, Kıbrıs sorunu, esasen, 1963 yılında başlamış, Kıbrıs Türk halkı 1974 yılında Mutlu Barış Harekâtıyla hürriyetine ve can güvenliğine kavuşmuş ve adanın tümüne barış gelmiştir. İkinci harekâtla tesis edilen iki kesimlilik sayesinde ise önce Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 1983 itibarıyla da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Adada tek eksik kalan çözümdür ve çözümsüzlüğün de yegâne sebebi uluslararası camia tarafından yıllarca şımartılan Rum -Yunan ikilisidir.
Rum yönetimi, 2004 yılında, Annan Planı’na hayır demesine rağmen Avrupa Birliği’ne kabul edilerek AB’nin Kıbrıslı Türklere verdiği sözleri tutmasını engellemişti. Böylelikle Annan Planıyla, esasen çözümü kimin istediği kimin istemediği ortaya çıkmıştır.
Bizler, o günden bu güne zulüm ve baskı ne kadar büyük olursa olsun, inandığımız yoldan asla dönmeyeceğimizi dosta düşmana kanıtladık.
- kalıcı ve kapsamlı bir uzlaşıya varılması gayesiyle, Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte sergilemiş olduğumuz kararlılık ve yapıcı tutuma karşın, Rum tarafının yıllardır sergilediği uzlaşmaz siyasetinin bedeli bizlere ödettirilmektedir. Kıbrıs Türk halkının, 2021 yılında hala daha izalosyonlara maruz kalmasının izahı mümkün değildir.
Nisan 2021’de Cenevre’de gerçekleştirilen 5+1 gayrı resmi görüşmelerde, Kıbrıslı Rumların hala daha 1963 zihniyetinden vazgeçmedikleri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Cenevre’de, Kıbrıs Türk tarafının 53 yıldır devam eden bu görüşmelere bir 53 yıl daha tahammül etmesinin mümkün olmayacağı vurgulanarak adada iki ayrı devletin ve iki ayrı halkın mevcut olduğu ortaya konmuştur.
Herkes bilmelidir ki, adada, olası bir çözüm, ancak Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğinin teminat altına alındığı, güvenlik kaygılarının karşılandığı, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili garantisinin devam ettiği koşullarda gerçekleşebilir. Adanın ve bölgenin zenginliklerinin sadece kendilerine ait olduğunu zannedenler, bugün olduğu gibi, gelecekte de karşılarında Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bulacaklardır.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği’nin arkasına sığınarak Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp edebileceği rüyasından bir an önce uyanıp, akıl, mantık yolu olan işbirliği ve anlaşmaya gitmesi, Uluslararası camianın ise adadaki gerçekleri görüp Rum tarafının uzlaşmazlığına ve Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp etmesine dur demesi gerekmektedir.
Kıbrıs Türk Halkı, bu güne kadar, Rumların tüm izolasyon politikalarına rağmen, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin maddi ve manevi desteğiyle, güven ve refah içinde yaşamını sürdürmüş ve bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir.
Geçtiğimiz aylarda, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan Ekonomik ve Kalkınma İşbirliği protokolü çerçevesinde sanayiden eğitime, savunmadan bilişime, tarımdan turizme kadar bir birinden önemli projelere ilişkin somut adımlar atılmıştır. İki ülke arasındaki tarihi kültürel, coğrafik bağlara “Su Temin Projesi” de eklenerek ülkemize yıllık 75 milyon metreküp içme ve kullanma suyu ulaşmaktadır. Yakın zamanda sulama iletim tüneli projesinin tamamlanmasıyla Anavatanımızın suyu ülkemizin bereketli topraklarıyla buluşacak ve tarım sektöründe de çağ atlayacağız.
Unutmamamız gerekir ki, ekonomik bakımdan güçlü olan bir ülkenin siyasi alanda da etkinliğini artıracağı bir gerçektir.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile bağımsızlığa kavuşmamızda ve Cumhuriyetimizin kurulmasında büyük emekleri olan Özgürlük Mücadelesi Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş ve Cumhuriyetimizin kurulmasına dek mücadele vermiş, vatanımız uğruna canlarını feda etmiş aziz şehitlerimizi rahmetle, Gazilerimizi, Kıbrıs Türk Mücahitlerini, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Güvenlik Kuvvetlerini şükran ve minnetle yad eder, gerek Mersin gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan tüm yurttaşlarımızın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı ile mübarek Kurban Bayramını en kalbi duygularımla kutlarım.
20 Temmuz 2021
Mersin