Son “Öznur Çalık – Süleyman Soylu ve Mersin Ak Parti” yazım üzerine birçok mail aldım ve görüşlerini belirten geri dönüşler oldu. Bazı STK Başkanı ve yöneticileri kendilerinin davet edilmediklerini söylediler. Tabii tüm STK’lar davet edilemezdi ama kentte etkili olan ve Ak Parti görüşünde olmayan bazı STK’lar davet edilebilirdi.
Bir bölümü Ak Parti eski İlçe Başkanı, Milletvekili Aday Adayı ve Belediye Başkan Adaylarından oluşan çağrılılarla, bir ” parti içi” toplantı yapılmış oldu.
Buradan hareketle, son yerel seçim öncesinden itibaren Mersin’in Ak Partiye bakışını incelemek gerekir.
Yerel seçime girilirken manzara şöyle idi: Mersin’de 15 yıllık CHP yönetiminde kent gelişememiştir ve özellikle büyük altyapı yatırımları artık bir tıkanma durumuna gelinmiştir; bu tıkanma ancak iktidar partisinin etkin olacağı bir yönetim tarafından çözülebilir.
Nitekim, dikkatli ve tarafsız her gözlemcinin tespit edebileceği üzere, halk bir kez de iktidar partisini yerel yönetime getirmekte kararlıydı. Ancak, 17 Aralıktan sonraki siyasi gelişmeler Ak Parti adayı aleyhine geçici bir duraklamaya neden oldu; bir süre sonra bu algı ortadan kalktı ve tekrar Ak Parti adayı öne çıkmaya başladı.
O günkü Ak Parti yönetimi ve seçim çalışmalarını yürüten kurullar, o güne kadarki yetersizliklerinde ısrar ettiler ve kenti doğru okuyamadılar; adeta seçimin kaybedilmesi için ne gerekse yaptılar.
Şimdi genel seçim öncesi iktidar partisinin Mersin’de güçlü olmasının Mersin’in gelişmesinde ve projelerinin daha çabuk hayata geçmesinde olumlu katkı vereceği algısı tekrar oluşmaya başlıyor.
Fakat yine kenti doğru okuyamayan, son yerel seçimdeki dramatik başarısızlıktan gerekli sonuçları çıkaramayan Ak Parti yönetimi bu fırsatı da kaçıracak gibi görünüyor.
Hatta bir fırsat kaçırmaktan öte, bazı yanlış uygulamalarla partiyi de şu anki durumundan daha kötüye götürecek sonuçların olmasına sebep olacaklar.
Oysa Mersin, 15 yıldır ulusal ve uluslararası düzeyde etkili bir imajla başarılı çalışmalar yapan bir siyasal çizgiye gerekli desteği verememiş, Ak Parti yönetimi bu başarısızlığı kendine dert etmemiştir. Neredeyse ülke çapında zaten var olan politik rüzgarı arkasına almakla yetinmiş, bunun Mersin’de karşılık bulmasına ilişkin özel bir program geliştirmemiştir.
Yerel seçimlerde de bu kent için adeta şans olan bir değerli aday etrafında olabilecek en kötü seçim çalışmasını yapmış ve bütün merkez ilçelerin tümü dahil, Büyükşehir’de silinmiştir.
Genel seçim öncesinde de yönetsel yanlışlar, eksikler aynen sürmektedir.
Bugün milletvekili aday adaylarından bir kısmının açıklamalarının İl Yönetimi Basın Birimi tarafından basına bildirilmesi ve yine basının sadece bazı aday adayları için davet edilmesi ile yapılan ayrımcılık mutlaka parti içinde bir huzursuzluğa sebep olacak ve partiye oy kaybettirecektir.
Yine hafta sonu yapılan aday adayı tanıtım toplantısında bazı ayrıcalıklı aday adaylarının öncelikli olarak kendilerini tanıtmaları ve tanıttıktan sonra da diğer aday adaylarının tanıtımlarını izlemeyip salonu terk etmeleri tepki çekmiştir.
Aday olamayan aday adayları bunu İl Yönetiminin yaptığı ayrımcılığa bağlayıp kırgınlık yaşayacaklardır. Aday belirlemeden sonra Ak Parti için gereğince çalışmayacaklar, hatta öfkelerine yenilip aleyhte çalışanlar olacaktır.
Oysa İl Yönetiminin adil olmayan tutumu, hak gözetmeyen ve demokrasiye özen göstermeyen tavrı bu gereksiz gerginliklere yol açabilecektir.
Maalesef geçtiğimiz dönemin, Mersin için hem iktidar hem de muhalefet Milletvekilleri açısından başarılı geçtiğini söyleyemeyiz.
Mersinli bu seçimde her şeye karşı çıkan, her projeyi karalayıp engellemeye çalışan muhalefet milletvekillerini mi yoksa Mersin’in projelerini takip edecek, bu projelerin gerçekleşmesini etkileyecek güçlü, çalışkan, gayretli, becerikli milletvekillerini mi tercih edecek ?
Genel seçimde bugüne kadar Mersin’in Türkiye ortalamasının çok altında oy almasına razı gelen İl yönetimleri ya bu şekilde % 30 un altında bir oya her zamanki gibi razı gelecekler; ya da kentin sahil kesimine inerek, buradaki seçmeni anlamaya ve tanımaya çalışacaklar ve Genel Merkez’den kente gelen etkin kişileri de bu kesimlerle buluşturacaklar ve siyaset oyununu Mersin’de kuruluşundan beri yaptıkları gibi kendi aralarında oynamaktan vazgeçecekler.
Umarım Genel Merkez de, bu kentte her anlamda kilitlenmiş olan politik tabloyu kendine dert eder ve bu ülkenin kaderini olumlu yönde böylesine etkilemiş bir siyasi çizginin Mersin’de niçin karşılık bulmadığı sorusunu masada tutarak çözüm arar. Bu kenti iktidar partisi düzeyinde etkili biçimde temsil edecek bir milletvekili, bir bakan bu kentte yaşayan hepimizin, her sektörün desteğini alır. Mersinlinin sağduyusu, dar kimlik gerilimlerinin ötesinde gündelik hayatını iyileştirecek her politik adımı onaylar; yeter ki seçim döneminde bu kente özel bir politik dil kullanılsın, dar menfaat gözeten bir ilkel particilik uğruna fırsatlar harcanmasın.