YAZAR
ELİF İREM YAVUZER
Tarih boyunca birçok marka kriz kavramıyla karşı karşıya kalmış ya da kıyısından dönmüştür. Özellikle hemen her şeyin dijitale aktarılması ile beraber markalar artık kriz kavramına daha da yakın. Çünkü dijital, kriz kavramının en büyük tetikleyicilerinden. Nedeni ise yazımızın içinde… İşte, oyunun önemli parçası olarak betimlediğimiz kriz yönetimi!
Temel standartlara göre kriz, markanın / firmanın mevcut konumunu ve geleceğini etkileyen, öngörülemeyen şekilde ortaya çıkan ve genelde önlem alınmakta geç kalınan olumsuz durum olarak tanımlansa da; kriz aslında öngörülemeyen ve ya beklenmeyen bir durum değildir.
Oyunun Önemli Parçası: Kriz
Gelişen bilim ve teknoloji sayesinde hemen her konuda kriz simülasyonları mevcuttur. Öte yandan krizi, kriz olarak tanımlamamıza sebep olan yaşanan olumsuz durum değil, markanın kurumsal dosyasında yer almayan, gündemde tutmadığı ve önemsemediği kriz yönetimidir. Göz ardı edilen, hiçbir zaman yaşanmayacakmış gibi düşünülen durumlar karşısında markayı savunmasız bırakan şey aslında bir strateji açığı olan kriz yönetimi planının noksanlığıdır.
Hani Kurumsaldık
Kurumsallaşma sürecinde, firmayı marka olmaya götürecek adımları sırasıyla Hani Kurumsaldık adlı podcast serisinde her hafta işleniyor. Bu seride Mürsel Ferhat Sağlam ile birlikte en can alıcı ve stratejik noktalara vurgu yapıyoruz.
Seriyi takip edenlerin de çok iyi bildiği gibi bu süreçleri işlerken en fazla üzerinde durduğumuz konu “Strateji” idi. Bahsi geçen yayında stratejinin bir savaş kavramı gibi algılandığından ve kurumsal hayatın da aslında bir savaş meydanı olduğundan söz etmiştik. İşte tam da bu noktada strateji ve kriz yönetimi kesişiyor. Çünkü bir markayı oluştururken stratejinizin olması demek yalnızca oyun kurmanız yahut sizi rakiplerinizin önüne geçirecek hamleleri planlıyor olmanız demek değildir. Kurduğunuz oyunun her aşamasını yönetmek de stratejinin bir parçasıdır.
Markanızın faaliyet hayatı boyunca karşılaşacağı olumsuz durumlara karşı geliştirilecek kriz yönetimi ve itibar yönetimi planları, işletmeyi gerçek bir marka yapma noktasında büyük önem taşır.
Kriz Yönetimi Nasıl Olmalı?
Kriz ile ilgili doğru bilinen bir diğer yanlış ise “Kriz = Felaket” şeklindedir. Gelişen vaka ne denli büyük ve sansasyonel olursa olsun, kriz hiçbir zaman felaket değildir. Söz konusu vaka, çeşitli etkiler neticesinde krize doğru zaman yönetimi yapılmayıp, doğru aksiyonlar alınmadığında bir felakete dönüşür. Dolayısıyla krizi, kriz olarak bırakan da felakete dönüştüren de kasanızdaki “kriz yönetimi planı”dır.
Kriz yönetimi, markanın faaliyet alanı, sektörü, tarihi ve rakipleri baz alınarak oluşturulacak çeşitli kriz varsayımları ve öngörüleri ile oluşturulabilir. Bunun yanı sıra sektörde paydaşlarınızın geçmişte yaşadıkları kriz hikayelerinden de çıkarımlar yapılabilir, çeşitli simülasyonlar üretilerek üzerine kriz yönetimi planı geliştirilebilir.
Bu markanın yaşayacağı olası bir kriz durumunda, vakaya en hızlı şekilde müdahale edebilmesini ve dolayısıyla en hasarsız şekilde krizi atlatmasına katkıda bulunacaktır. Gerçekleşen vaka ardından doğmuş ve büyümekte olan bir kriz anında oluşturulacak strateji ise sağlıklı bir kriz yönetimi olmayacaktır.
∴
Kriz yönetiminin en temel dinamiği iletişimi iyi yönetmektir. Kurumsal hayatın her alanında olduğu gibi iletişim faktörü burada da hayati önem taşımaktadır.
Algı her şeydir. Algıyı eksik bıraktığınız, doğru yönetemediğiniz noktada belki de incir çekirdeğini doldurmayacak kadar küçük bir spekülasyona markanızı kurban etmiş olursunuz.