Çocuklarımızın eğitimi
İyi insan yetiştirmek hedefiniz olsun.
Ölçün olmadan ölçemezsin. Doğru ve yanlışı, iyi ve kötüyü, güzel ve çirkini ayırmanın yolu, Allah ve Rasûlünün ölçüsünü bilmektir. Savaş Ş. Barkçin
Yanlış eğitimin doğru çocuklarıyız. Eğitimde eşitlik yok, adalet hiç yok. Bu kadar saçma eğitim sisteminden düzgün çıkan insan sayısı çok fazla değil. Okulu bırakanlar bana göre şanslı, okuyan çocuklar bu devirde sapıtıyor. Bir yerlerde yanlışlık var.
*
Allahu Teala meleklerden arzı kaldırmalarını istemiş melekler de kaldıramamışlar daha sonra sübhaneke duasını okuyarak kaldırmalarını buyurmuş; bu sefer kaldırmışlar yani sübhaneke duasını okuyarak yükleri hafiflemiş namaz da insan nefsine zor ve meşakkatli gelen bir ibadet olduğundan bu zorluğu hafifletmek için her namazın başında sübhaneke duasını okuruz ki namaz bize hafif gelsin. Anlamı ; "Ya Rabb! Seni noksanlıklardan beri kılarım. Ben seni ancak sana hamd ederek tenzih ederim. Senin isminin hayrı her şeyde devam etsin. Senin celalin yüce, senden başka mabud yoktur." Eğitim sistemi eksikleri varsa bizde çocuklarımıza "eğitim sisteminin sübhaneke duasını" öğretmemiz gerekiyor. Nasıl bir eğitim, Nedir? derseniz bir yıl Kur'an eğitimi derim.!
*
İlk eğitimi aileden alıyoruz, her ailede uzman eğitmenler yok. Eskiden dedeler, nineler çocuk bakardı aynı zamanda maddî ve manevi terbiye edep öğretirlerdi. Evde namaz kılan insanlar vardı, İslama düşman olmayan merhamet sahibi çocuklar yetişirdi. Misafire nasıl davranılır, yemek nasıl yenir, büyüklerle nasıl konuşulur, tuvalet adabını bile nineler öğretirdi. Evde küçük çocuk var diye ağızdan kötü söz, küfür çıkmazdı, ağızlarda "Kuran terbiyesi" vardı.
*
Ataerkil aileden modern aileye (çekirdek aileye) geçince çok şey kaybettik. Aile olmayı unuttuk, kültürü geçmişi unuttuk. Hep kötü ve çirkin konuşuldu, hiç doğular konuşulmadı, fedakârlıkları hep anne- babaya yüklendi. Evlat sorumluluk almadı. Evlat ne zaman altmış yaşı geçecek o zaman ebeveyni anlayacak, iş çoktan geçmiş olacak.
*
Her işte olduğu gibi çocuk eğitiminde de orta yol izlenmeli, Cenâb-ı Hak, bazı ebeveyne üç beş çocuk nasîb eder, dikkat edilirse, şekilleri ve renkleri dahi birbirine benzemez. Dış görünüşleri ayrı ayrı olduğu gibi, akıl, zekâ, anlayışları da farklıdır. Eğitimide farklı vermeliyiz, aşırılıklar veya sabit metodlar dengelerin bozulmasını sağlar.
*
"Edep aklın tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir."
*
Beş ana başlık altında inceleyeceğiz.
"1. Bazı çocuklar yaradılış itibariyle, çok ince ruhlu, hassas ve anlayışlıdırlar. Onlara güler yüz ve nezaketle muamele etmeliyiz. Narin ve duygulu oldukları için ufak bir imâ ve işaretle hallerini hatalarını düzeltirler, nezâket ve yumuşak muameleden haz ederler. Sert ve kaba hareket bunları üzer, huysuz ve hasta eder. Bunların sayısı azdır.
2. Bazı çocuklar ise bu terbiye şeklinden anlayamazlar. Onlara açıktan açığa "şunu yap, bu faydalıdır. Bunu yapma bu zararlıdır” denilmelidir. Nasıl olsa ileride kendi hatasını anlar deyip de söylenilmesi icâb eden sözü söylemekten çekinmeyin. Gerekirse kırk kere söyleyin. Ortalama seviye budur, sayıca fazla olan bunlardır.
3. Bazıları ise hissiz, anlayışsız olur. Kötü değiller, ancak itaat etmek istemezler, gurur yaparlar. Söz kâr etmezse, önce ödül denenir, olmazsa sırasına göre menfaatlerini kısma veya tenhada tehdit ve tekdir suretiyle terbiye edilir. İnsanlar menfaatine düşkündür, çocuklar hemen belli eder.
4. Bir zümre de ana- babaya karşı cür’etkâr ve saygısız, güzel muameleden hiç nasipleri yoktur. Sebebi ise, kötü arkadaşlıklar kurmuşlardır. Ana-babaları bu hususa unutmasınlar, kişi akranından azar. Çocukların arkadaş çevresi çok iyi takip edilmeli, 8-15 yaş aralığında çocuğa kendimiz arkadaşlık etmeliyiz. Sert mizaçlı, agresif çocuk iyi muamele karşısında mutlaka yumşayacaktır. En çok ilgiyi bu tip çocuklara toplum olarak vermemiz, kötü yaptıklarına gülmemek ve ilgi göstermeyecek önüne geçmeye çalışmalıyız.
5. Yaşları hayli ilerlemiş ise kendi haline bırakılır. Önce aile, okul, sonra toplum terbiye eder. Ortalıkta, toplum düzenini bozan insanlar artınca yapacak bir şey kalmamıştır. Bunların da sayısı çok azdır."
*
Anaokulu, ilkokul derken çocuk sizin dışınızda çevre edinirler. Orta ve lise sırasında arkadaş seçmek ve tam karakteri oturmak üzeredir ve biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? çocuklara baskı yapıyoruz, aman iyi bir lise ve üniversite kazansın diye. Ya hu kapasite belli, arpa ektikte buğday mı biçeceğiz. Şimdi otuz sene önceyi düşünüyorum; yanlış yönlendirmişiz ve çok hatalarımız olmuş. Adamda kapasite varsa ve düzgün eğitim almışsa mutlaka iyi bir insan olur ne okuduğun ne önemi var.
*
Çok üzgünüm çocuklar. İyi bir okulda iyi bir eğilim isterken, dershaneye ve hocalara para verirken, hep para konuşunca maddeci, kapitalist sisteme militan yetiştirmişiz, sizleri kurban ettik.
*
Kapitalizm, Modern Kapitalizm, Post- Kapitalizm, Neo- Kapitalizm derken sınır yok. Zenginliğinde üst sınırı yok. Zengin daha zengin nasıl olabilirim kaygısında, parasını kaybetmemek için daima savaş vermek zorunda. Bizde sistemde pay kapmak için uğraşmışız. Denizden bir kova su almak için mücadele vermiş durmuşum.
*
Neticede yalnızlaşıyoruz. İngiltere’den sonra Japonya’da da "Yalnızlık Bakanlığı" kuruldu. Bütün parıltılı dekorun arkasındaki gerçek: yalnızlık. Para kaybetme kaygısı, masrafları kısmak yalnızlığı getirdi. Hani "çok paramız" olacaktı. Maddî gözle bakanlar "paranın büyüklüğüne" imrenirler.
*
"İki türlü miras var. Bir maddî miras, onun da nerede kullanılacağı belli değil. Mirascının inisiyatifinde, istediği yere harcıyacak. İkinci miras, bu, en mühim bu mânevî miras, evlâdın takvâ sahibi, müttakî olması." bizim için önemli olan budur. Hayata önem veren ailesine, sevenlerine ve çevresine dikkat eder. "Rızık veren Allah" biz neyin telaşına düşmüşüz.
*
Rabbimiz bizleri affeyle, merhamet, bizleri Sırat-ı Müstakim ulaştır.
*
Selam ve Dua ile
Veysel Bozkurt