GÜNAY: “DEVLET KADINI KORUMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMİYOR”
Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi yaptığı basın açıklamasında, Mersin’de 24 yaşındaki Raziye Oskay ile İstanbul’da genç Avukat Dilara Yıldız’ın eski nişanlısı tarafından katledilmesini ve kadına yönelik artan şiddeti protesto etti.
Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, yönetim kurulu ve avukatların katılımıyla Mersin Barosu konferans salonunda konuşma yapan Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Arzu Günay, “İçimiz acıyor, sözün bittiği yerdeyiz. Dün iki kadın cinayeti işlendi. Mersin‘ de 24 yaşında Raziye Oskay, yine İstanbul’da İstanbul Barosu’na kayıtlı kadın meslektaşımız Avukat Dilara Yıldız erkek şiddetine uğrayarak katledildiler. Kadına yönelik şiddet en yakınlarımızdan geliyor. Sistemli şekilde eski nişanlısı Oktay Dönmez tarafından tehdit edilen Avukat Dilara Yıldız, olay anında olay yerine gelen polislerin gözü önünde kurşunlanarak öldürülmüştür.
Her gün en az bir kadın cinayeti ile güne başlar olmak ve bu kadın cinayetlerini normalleştirerek toplumun duyarsızlaştırılması, faillere uygulanan cezaların yetersiz olması ve şiddet gören kadınlar için gerekli tedbirlerin alınmaması nedeni ile gerçekleşen bu cinayetler karşısında, devletin tüm organları ve yargı sisteminin sorumluluğu bulunmaktadır” ifadesini kullandı.
“BİREYSEL SİLAHLANMA YASAKLANMALI, “ISRARLI TAKİP SUÇ OLARAK DÜZENLENMELİ”
Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından tutulan kadın cinayetleri istatistiğine göre, son 1 yılda 367 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünün bilgisini veren Günay, “Devletin, kadını koruma yükümlülüğünü yerine getiremediği açık olarak ortadayken, İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı verilerek, faillerin yeterince ceza almadıkları, iyi hal ve haksız tahrik gibi sebeplerle ceza indiriminden faydalandıkları mağdur karşısında güçlendikleri ve mağdurların mağduriyetinin ikiye katlandığı görülmektedir. Kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğunun ateşli silahlarla işlendiği açıkken bireysel silahlanmanın yasaklanmaması bu cinayetlerin en önemli sebeplerindendir. Bunun yanı sıra Türk Ceza Kanunu’nda ısrarlı takibin suç olarak düzenlenmesinin de geciktirilmemesi gerekmektedir. Dün ilimizde işlenen Raziye Oskay cinayeti münferit bir olay olmayıp, 5-6 yıldır baromuz mensubu Av. Işıl Akan tarafından takip edilen olay ve davalar zincirinin devamında gerçekleşmiştir” diye konuştu.
AKAN: “NE MÜNFERİT NE DE TESADÜFİ BİR OLAYDIR”
Dava zincirinin Avukatı Işıl Akan ise yaptığı konuşmasında, “Dün yani 10.01.2022 tarihi, sabah saatlerinde işe giderken sokak ortasında silahla katledilen Raziye Oskay olayı, diğer tüm kadın cinayetlerinde olduğu gibi ne münferit ne de tesadüfi bir olaydır. Senelerdir süre gelen sistematik tehditler, her türlü taciz ve baskıların sonucudur. Raziye Oskay henüz çocuk yaşlarda tanıştığı ve o tarihten beri de sürekli baskı ve tehditlerine maruz kaldığı, onu “çok sevdiğini(!)” söyleyen adam tarafından katledilmiştir. Kadına yönelik hiçbir şiddetin, sevgi, aşk gibi sözcüklerle yumuşatılamayacağını, hiçbir şekilde meşrulaştırılamayacağını bir kez daha üstüne basa basa vurguluyoruz.
“ÖMRÜNÜ ÖLÜM KORKUSUYLA GEÇİRİYORDU”
Raziye Oskay, uzun yıllardır baskı, taciz ve tehditler altında her gün ölmekten korkan, her gün işe giderken önünü arkasını kontrol eden, yanına yaklaşan her yabancıya şüphe ve korku ile bakan, kısacık ömrünü hep öldürülme korkusu ile geçiren henüz 24 yaşında gencecik bir kadındır. Bundan 5 yıl önce 2017 yılında da aynı kişi Raziye’nin evine silahla saldırmış, kasten adam öldürmeye teşebbüs, silahla tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal gibi suçlardan ağır ceza mahkemesinde yargılanmış ve 1,5 ay kadar tutuklu kalmıştır.
Dava sonrası da failin tehdit ve benzer eylemleri sürekli devam etmiş; davalar, şikayetler, uzaklaştırma kararları faili durdurmamış ve geçtiğimiz yıllarda Raziye, can korkusu ile son çare olarak izini kaybettirmeye karar vermiş, her türlü telefon vs gibi şahsi bilgilerini değiştirerek İstanbul iline yerleşmiş ve orada çalışmaya başlamıştır. Ancak fail bir süre sonra Raziye’yi orada da bulmuş ve iş yerine gidip gelmeye başlamıştır. Bu şahıstan kaçamayacağını anlayan Raziye en azından ailesi ile yaşamak üzere Mersin iline dönüş yapmıştır.
“CAN GÜVENLİĞİ OLMADIĞI YÖNÜNDE DİLEKÇELER VERMİŞSEK DE, NE YAZIK Kİ FAİL TUTUKLANMAMIŞTIR”
Geçen yıl yani 2021 yılı içinde failin artan eylemleri nedeniyle tarafımızca yeniden şikayetçi olunmuş olup cinsel saldırı, şantaj ve tehdit suçlarından halen soruşturması devam eden bir savcılık dosyası daha vardır. Bu dosyada fail adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış, serbest kaldıktan sonra uzaklaştırma kararlarını hep ihlal etmiş, her gün Raziye’nin iş yerine gelmiş, her gün tehdit mesajları atmaya devam etmiştir… Bu vahim durum ve delilleri sunmak sureti ile adli kontrol kararlarına itiraz edip Raziye’nin artık can güvenliği olmadığı yönünde dilekçeler vermişsek de ne yazık ki fail tutuklanmamıştır.
“GELDİĞİMİZ NOKTA: RAZİYE SOKAK ORTASINDA KATLEDİLDİ”
Geldiğimiz noktada ise fail hiçbir zaman durmak bilmemiş ve gencecik bir kadını, Raziye’yi sokak ortasında katletmiştir. Henüz Raziye’nin ölümünün üzerinden 12 saat geçmeden İstanbul’da gencecik bir kadın meslektaşımız Dilara Yıldız’ın da yine silahla katledildiği bilgisini aldık…
Her gün onlarca kadının şiddete uğrayıp öldürüldüğü bu ülkede, kadına yönelik şiddeti engelleyecek ve azaltacak her mücadele aracı ve her hukuki düzenleme biz kadınların can simididir. Bu nedenle İstanbul sözleşmesi tartışmaları ve 6284 sayılı yasanın uygulanma pratiği hayati önem arz etmektedir. Bu mücadelede, biz kadınları hukuki olarak geriye götüren hiçbir kararı kabul etmeyecek ve sonuna kadar mücadele edeceğiz. Toplumsal eşitsizliklerin ve kadına yönelik şiddetin sonlandırılması mücadelesi için tek başına yeterli olmasa da İstanbul Sözleşmesi taraf ülkeleri, bireyleri cinsiyet temelli şiddetten korumakla ve adli süreçleri hızlı işletmekle yükümlü tutmaktadır ve biz kadınlar için çok önemlidir. Bugün ve bundan sonra da, kadına yönelik şiddetin engellenmesi, faillerin en yüksek cezaları alması, gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması ve kadınların tüm hukuki kazanımlarına sahip çıkılması noktasında sonuna kadar mücadele edeceğiz” ifadesini kullandı.
ÖZDEMİR: “DİĞER BAROLARIMIZLA KADIN CİNAYETLERİ OLAYLARININ ÜZERİNE GİDECEĞİZ”
Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir ise, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ile ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali için açtığımız dava maalesef aleyhimize sonuçlandı ama orada şöyle güzel bir gelişme oldu. Dava oy çokluğuyla aleyhimize sonuçlandı. Danıştay’da karşı oy kullanan hakimler vardı. Bu hukukçu kimliği açısından, biz o hakimlerimize teşekkür ediyoruz. Burada hala bir hukuk sistemini olduğunu ve hukuka ilişkin bir takım kazanımlarımızın korunduğunu gösterdi. Baro başkanları olarak, yaşanan kadın cinayetleri konusunda görüşmeler yaptık. Barolar olarak bu olayların üzerine gideceğiz. Kadınların korunması için bir takım yasal düzenlemelerin yeniden getirilmesi ve bunların etkin kullanılması için gerekli çalışmaları yürüteceğiz. Mersin Barosu olarak, yaşanan kadın cinayetlerinde yasal sürecin takipçisi olacağız. Failin en yüksek cezayı alması için ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için biz her türlü çabayı göstereceğiz.” diye konuştu.