İlâhî adalet
Allah; kusursuz günahsız, mükemmel olandır. Allah'ın kitabı Kur'an, melekleri, melekut âlemi kusursuzdur.
Peygamberler; Kusurlu olabilir, hata yapabilirler, ancak günahsızdırlar. Peygamber efendimiz (s.a.v) 63 yıllık ömrünün son 23 senesini Allah'a ve onun kitabı Hz. Kurana hizmet etmiş. Hayatının her günü kayıt altına alınmıştır.
Bunların dışında herkes kusur ve günah sahibi olabilir. Bu da doğaldır insandır.
İnsan bazı yetenekleri özel yetenekleri ve güçleri sayesinde kendini Tanrı /Peygamber zanneder. Bu da normaldir. Firavunlar, sahte peygamberler gibi gelip geçici şeylerdir.
Bir kişi ya da bir cemaate bakarak müslümanların tamamı genellendirilemez. Örneğin Fetö ve Adnan Oktar kötü diye bir nur cemaatini kötülüyemezsiniz, adil olmaz.
Baba oğlunun suçundan, oğlu babasın borcu için hapse giremez. Borcunu ödeyemez. Kişi kendinden sorumludur.
Türkiyede tekke ve zaviyelerde kanunla kapatıldıktan sonra kim gerçek tarîkat kim değil kim icazetli kim icazetsiz belli değildir. Müslüm Gündüz gibi ortaya çok sahte Şeyh çıkmıştır.
İsmail saymaz çalıyı tepesinden sürüyen, kendini ön plana çıkarıp toplum üzerinden prim yapmaya çalışan, buradan menfaat sağlayıp İslamı karalayan bir kesime hoş görünmeye çalışan bir adam. Geçmişine iyi bakmak lazım.
İletişim mezunu olan Saymaz çok iyi algı operasyonu yapıp kendi hazır alıcısına mal pazarlayan tezgahtarlık yapıyor. Söyledikleri ve yazdıkları abartıdan ibaret, Türk ve İslam dünyasının konusunu teşkil edemez, bir madde teşkil etmez.
Mustafa Öztürk bir yanlış yapmış iki sene önce, kendisi yanlıştan dönmemiştir. Kur'an-ı Kerim 6666 ayettir. Bir tanesini anlamadığı için tamamına yanlıştır diye konuşmak ne kadar doğru olurdu.
Ben ilâhî adalete inanan tarafdayım, Mustafa hoca bir veya bir kaç ayeti çelişkili bularak Kuran'ın tamamı üzerinden yorum yapıp bu Kur'an Allah kelamı olmaz diyebiliyor. Kendisi düzgün çalışkan temiz olan hocaya saldırı geliyor istifa ettiriyorlar. Hoca kızgın. Benim o kadar kariyerim var siz beni bir düşüncem yüzünden aforoz edemezsiniz demiş "Haklı." Adalet ise şöyle tecelli ediyor. Kendisi de aynı şeyi Kur'an için yaptı, o zaman Kur'anı neden haklı görmediler. Kuran daki bir ayet üzerine bu "Allah kelamı olamaz" dedi. Tamamı üzerinden yorum yaptı. Kendi okumuş profesör olmuş bu kadar küçük bir şeyi düşünmemişti. Başkasına kuyu kazan kendisine kazar. Allah affetsin.
Mustafa hoca akıl yürütme felsefe yapmış o kendi inancın da bir felsefeci. Gerçek müslüman olsa islam ülkelerine giderdi Almanya'ya gitmiş felsefe yurduna.
Eğer Allah insanların kendisine inanılmasını isteseydi kendini gösterir ve şek ve şüpheye gerek bırakmazdı. O zaman bu dünya imtihan dünyası olmaktan çıkardı.
Bugün deist diye geçinen kesim Allah yok diyemiyor ancak var ama karışmıyor diye yumuşak bir şekilde kendilerini saklıyor arkasına sığınıyorlar. Mustafa hoca direk Kur'anı inkar etmiyor, bir ayeti aradan çıkarmak istiyor. Gerçekten Kuran-ı Kerim Arapçasını bilen biri olsaydı böyle konuşmazdı. Tefsirlerden, tefsir yapmak bunların işi. Birde ya böyle bir şey nasıl diye sorguluyor. Batı normlarına göre profesör olabilir. Bunlar İlahiyat içine sızmış felsefecilerdir.
Diyanet; “Kur'anın lafzı ve manasıyla Allah kelamı olduğu hususunda tereddüt uyandırabilecek söylemlerden uzak durmak, bütün Müslümanların sorumluluğudur.” dedi.
Kuran da bugün çözülmemiş hala birçok ayet vardır buda haktır. Bunların ne hikmetle yazıldığını ancak Allah bilir. Bilinseydi sır olmazdı.
Doktora tez danışmanlıklarımı Cübbeli ile Sakarya'daki tacizci Nurullah'a devrettim
“Artık gidelim.
Yerli ve milli tımarhanede herkese ruh sağlığı dilerim. Diyen Mustafa hoca isyan etmiş, alkışlayanı bol olmuştur.
Hepsi itiraz ettiği bir ayet içindi, bir ayet ile tamamını inkar ediyordu. Şimdi başına söylediği bir kelime ile başına geliyor, demek ki kuranın sahibi var. İlâhî adalet tecelli edecekti.
İslam bu bir kaç kişinin, tarihin ötesinde yüce bir dindir. Her zaman saldıran çelişki çıkartan vardı yine çıkar. Bunlar zarar veremez, kendisini avutmaya yarar. Dünyayı temaşa etmekten nasibi olmayanlar bir olayın peşine düşmüşler. Asıl hakikata perde olmayı kendilerine nasip edinmişler.
Bugün kendini çok akıllı sanan zat hata yapmış, İsmail de kendine buradan pay çıkarmış. Konu bundan ibaret.
Ortada ciddiye alınacak bir durum yok herkes kendi işini devam ediyor zaten. Bundan nasiplenmek İsmail'in işi.