Fransa'nın başkenti Paris merkezli Uluslarası Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından ülkelerin mutluluk seviyeleri üzerinde yapılan bir araştırmada, Türkiye sonuncu oldu. 36 ülke arasında yapılan karşılaştırmada, birinci sırada ise Avustralya yer aldı. Hazırlanan "Daha İyi Yaşam Endeksi"nde, barınma, gelir, meslek, toplum, eğitim, çevre, şeffaflık, sağlık, yaşam memnuniyeti ve iş-özel hayat dengesi kriterleri ele alındı. Kriterlerin çoğunda ortalamanın en üstünde değerler Avustralya'da çıktı. Zira, Avustralya'da yıllık hane halkı gelir seviyesi OECD ülkeleri ortalaması olan 23 bin 47 doların (42 bin 641 lira) çok üstü olan 28 bin 884 dolar (53 bin 392 lira) olarak belirlendi. 15-64 yaş grubunda istihdama katılım oranı olan yüzde 73 de OECD ortalaması olan yüzde 66'nın üzerinde kaldı. Yılda toplam 1693 saat çalışan Avustralyalılar, OECD ortalaması olan yılda 1776 saate göre çok daha az çalışıyor. 25-64 arası yaş grubunda lise mezunu oranı yüzde 73 olan ülkede yaşam süresi de OECD ortalaması olan 80'in üzerinde; 82 yıl. Çevre kirliliği oranının düşük olduğu ülkede siyasi katılım da yine OECD ortalaması olan yüzde 72'nin çok üzerinde; yüzde 93 oranında. Avustralyalıların yüzde 84'ü ise yaşamından memnuniyet duyduğunu söylüyor.
20 yılda ilerleme var ama...
Son 20 yılda yaşam kalitesinde ciddi ilerleme kaydettiği belirtilen Türkiye ise, endeksin birçok başlığında sınıfta kaldı. Buna göre, Türkiye'de yıllık hane halkı geliri OECD ortalamasının Brezilya, Estonya, Meksika ve Şili'den sonra çok altında kalarak sondan beşinci sırada yer alıyor. İstihdam oranının, 15-64 yaş grubu için yüzde 48 olduğu Türkiye'de yıllık çalışma saatleri ise OECD ortalamasının 101 saat üzerinde kalan 1877 saat çıktı. 25-64 yaş grubunda lise mezunu oranı ise yüzde 31 olarak belirlendi. Bu yaş grubundaki lise mezunu kadın oranı, yüzde 36 olan erkeklerin gerisinde kalarak yüzde 26 çıktı.
Eğitim sistemi kalitesinde ise, öğrencilerin yine OECD standartlarının altında kaldığı belirlendi. Zira, OECD'nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nda edebiyat, matematik ve bilim testlerinde Türkiye'deki öğrencilerin ortalamasının 455 puan olduğu, OECD ortalamasının ise 497 puan olduğu açıklandı.
Kız öğrenciler yüz güldürdü
Öte yandan, Türkiye'deki kız öğrenciler, erkek öğrencilerin 15 puan üstünde bir başarı sergileyerek OECD ortalaması olan 9 puanı geçti. Yaşam süresinin ortalama 75 yıl olduğu Türkiye'de, kadınlar için bu süre 77 yıl, erkekler için ise 72 yıl. Çevre kirliliği oranının da OECD ortalaması olan bir metreküpe düşen 21 mikrogram partikül maddenin çok üstünde olan 37 mikrogram değerinde olduğu belirlendi. Türkiye'nin en yüksek puan aldığı kriter ise, yüzde 88 oranıyla siyasi katılım alanında oldu. Genel olarak dinlenme, başarılarıyla gurur duyma ve eğlence gibi toplumun yaşam memnuniyetini gösteren kriterlerde ise oran yüzde 68 çıktı. OECD ortalamasında yaşam memnuniyetini gösteren oran ise yüzde 80 kabul ediliyor.
UZMANLAR NE DİYOR?
Sosyal eşitsizlik puan düşürüyor
- Prof. Dr. Nilüfer Narlı: (Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı) Türkiye son 10 yılda altyapısını yüzde 9-10 arasında geliştirerek ekonomik büyüme kaydetti. İstikrarlı bir büyüme kaydedilmesine rağmen insani kalkınma indeksinde 186 ülke içerisinde 96. sırada olması oldukça düşük bir rakam. Ekonomik büyüme istikrarlı büyüme oluyor fakat bu arzu edildiği gibi insani kalkınmaya yansımıyor. Türkiye'de sosyal yaşam ve eğitimde kadınlar ile erkekler arasındaki uçurumun çok fazlaolması, Türkiye'nin düşük puan almasına ve sosyal eşitsizlik puanının düşük çıkmasına neden oluyor.
- Prof. Dr. Nevzat Tarhan: (Psikiyatrist - Üsküdar Üniversitesi Rektörü) Diğer ülkeler dünyada çok ciddi gelir düzeyine sahip ülkeler, bir bakıma kalkınma açısından 1. lig diyebiliriz. Türkiye daha önce de sonuncu olmuştu. Neden böyle? Telefon sayısı, kişi başına düşen gelir, araba sayısı ve alışveriş açısından bir artış olmasına rağmen gelir düzeyindeki artış eğitimde paralellik göstermiyor. ÖSYM ve Türkiye İstatistik Kurumu bu raporu okumalı, ona göre sistemde düzenlemeler olmalı. İnsanlar yaşam kalitesini yükseltmek istiyor fakat siyasi ve ekonomik güven yok. Bunlar olursa ancak beraber talep oluşur.
- Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu: (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü öğretim üyesi) Bu araştırmanın Türkiye'nin konumuyla çok yakından ilişkili olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de göç çok fazla. Göç akışını gerçekleştiren insanlar ekonomik ve diğer bakımlardan problemleri olan kişiler. Büyükşehirlerdeki kuşağın bir meslek eğitimi yok, eğitim seviyesi yetersiz, ticarete de yatkınlığı yok. Genç nüfus kontrolsüz bir ırmak gibi. Bu topluluk önünü görememenin gerginliğini yaşıyor. Almanya, İngiltere, Avusturya gibi ülkelerde bizimki kadar genç nüfus olmadığı için dinamikler çok farklı. Orada oturmuş bir sistem var.