Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Sosyoloji bölümü 3. sınıfta okutulan ‘Aile Sosyolojisi' adlı ders kitabında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayanlar hakkında akıl almaz ifadeler kullanılıyor.
ADIYAMANLILARA ÇOK AĞIR İTHAM
SAFSATALAR DERS KİTABINDA OKUTULUYOR
Gerçeklikten uzak, kulaktan duyma ve masa başı bilgilerle yazıldığı belli olan ve belgeye dayanmayan böyle safsataları bir bilim insanının araştırmadan bunun bir ders kitaba konması nasıl açıklanabilir. Dedikodu, söylenti üzerine kurulu olan kanıtlanamayacak bir olayı öğrencilere bilgi olarak sunan Prof.Dr. Birsen Gökçe, Türk ailesine büyük hakaret ederken bölgede yaşayan vatandaşlarımıza da affedilmesi zor çirkin bir iftirada bulunmuştur.
BİR BİLİM İNSANINA YAKIŞMAYAN SÖZLER
İşte Gökçe'nin o ifadelerinin yer aldığı kitaptan ilgili bölüm:
"Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri'nde ender olmakla beraber kayınpeder gelin evliliğine de rastlanmaktadır. Oğlu ölen baba evlendirebileceği başka oğlu yoksa geliniyle kendisi evlenmektedir. Gelin kaynanasına ortak (kuma) olmakta böylece yenge ile evlilikte olduğu gibi yasal olmayan ve çok kadınla evliliğe geçilmektedir. Baba oğlunu gelin de eşini kaybetmiştir. Her ikisi de kendilerine en yakın olan kişiyi kaybetmekten dolayı içinde bulundukları bunalıma rağmen yeni bir evlilik yapmak durumuyla karşı karşıyadır. Bu evlilik, taraflar için olduğu kadar yakın çevre için de büyük sorunlar yaratmaktadır. Kayınpeder gelinin kocası, torunlarının babası, gelin de kayınpederinin karısı olmaktadır. Adıyaman ilimizin dağ köylerinde bu uygulamaya rastlandığı söylenmektedir." (Aile Sosyolojisi s. 58)
BÖYLE BİR EVLİLİK TÜRÜ YOK
Haber7.com olarak yaptığımız araştırmalar sonucunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde böyle bir evlilik türüne rastlamadığımız gibi Adıyaman, ilçeleri, ova ve dağ köylülerinin hiçbirinde de "kayınpeder gelin evliliği" uygulaması yoktur.
İSLAM DİNİ YASAKLIYOR
İslam dininde "bir kayınpederin geliniyle evlenmesi" ebediyen haramdır. Konuyla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de kesin hüküm vardır:
-"Sizlere şunlar harâm kılındı: Analarınız, kızlarınız, hemşireleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, birâderlerinizin kızları, hemşirelerinizin kızları ve sizi emziren süt analarınızla süt hemşireleriniz ve kadınlarınızın anaları ve kendileriyle zifâfa girdiğiniz kadınlarınızdan ellerinizde bulunan üvey kızlarınız, -şâyet analarıyla zifafa girmemiş iseniz beis yok- ve kendi sulbünüzden gelmiş oğullarınızın halîleleri/gelinler ve iki hemşire beynini/iki kardeş arasını cem‘etmeniz... Geçen geçti... Ona Allah, gafûr, rahîm bulunuyor... (En-Nisa sûresi: 5/23)
NE ÖRF DE VAR NE ADETLER DE...
Dolayısıyla Müslüman Türkiye'nin Müslüman vatandaşlarına iftira atan Prof. Dr. Birsen Gökçe'yi bu iddiasını ispat edecek somut bilgi ve belgeleri açıklamaya davet ediyoruz.
Arap, Fars, Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve bütün Müslüman milletler, hangi mezhepten olursa olsun hiçbir Müslüman toplulukta kayınpederlerin gelinleriyle evlenme gelenekleri, örf ve adetleri yoktur.
PROFESÖRDEN BİR SALDIRI DA BAŞÖRTÜLÜLERE
Yine aynı kitabın 3. ünitesinde Prof.Dr. Birsen Gökçe bu kez başörtülülerle ilgili ağır ifadeler kullanmış. Türkiye'de yaşayan kadınların örtünmesinden rahatsız olan Prof. Dr. Birsen Gökçe kadınların örtünmesini İslam dininin bir gerekliliği değil de töre ve baskılara dayandırıyor.
PROFESÖRÜN BAŞÖRTÜSÜ RAHATSIZLIĞI
İşte o ifadeler:
Kadınlarımızın giyim konusunda da son on yılda büyük gerileme olmuştur. 90'lı yılların Türkiyesi'nde çarşaf, başörtüsü ve uzun pardösü ile dolaşanların sayısının giderek artması üniversitelerde giyim kuşam konusunun hala gündemde oluşu çeşitli genelge ve kararlarla bu konuya dikkatin çekilerek çağdaş giyim konusunda tartışmaların sürmesi genç kızlarımızı yasalarla töreler arasında bir açmaza sürüklemiştir. İşte toplumumuzda kadın bir taraftan çağdaşlığa doğru yol alırken diğer taraftan tutucu güçlerin engellemeleriyle karşı karşıya kalmaktadır. (Aile Sosyolojisi s. 76)