Dervişlik geleneği.
Ömür; meşakkatli, hilesi bol, düşmanı çok uzun bir yoldur. İnsanın en başta kendi egosu, nefis ve benlikten, şeytanın vesvesesinden korkması, iyi olur. Ben oldum havasında olmaktan çekinmelidir. Ben oldum demek ağaç bağı kesmektir. Ağaçtan su alamayan meyve gibi ağaçın başında önce çürümeye sonra düşmeye başlar, ağaç sizi taşımak istemez bağını keser, sizi aşağı atar. Yolda çekilen sıkıntılar biter ömür de biter, bundan sonra kimseye aktarmak artık önemli değil, hedefe vardıysan ne ala, yoksa çöpsün artık.
Kendini anlatan "Derviş" sayısı çok azdır. Dervişler; her şeyi içlerinde yaşarlar, hata yapma oranı yüksek olduğu için kimseyle konuşmak yada paylaşmak istemez, yanlış anlaşılmaktan korkar, hakkında suizan yapılmasını başkasının kendi hakkına girmesini istemez. Söylediği kelimeleri çok iyi seçip az ve öz konuşmak zorunda, eksik veya hatalı kelimeler insanları yanlışa götürür diye korkarlar, onun için konuşmaz, konuşmak istemez. Hadis-i Şerifde buyurulduğu üzere "susan kurtuldu." Derviş susandır. Boş tenekeden çok ses çıkar, daha boş olan davuldan da ilan eden çirkin bir ses çıkar. Zikirde kaybolmuş taştan hiç ses gelmemiştir. İçi zikirle doldurmak nakşi adabıdır, iç'in zikirle dolsun ki ağır olursun kimse senin oynamak istemez.
Derviş yazmayı, konuşmayı sevmez, kendi derviş arkadaşı ile hiç istemez. İki kişi bir araya geldimi dedikodu başlar. Tanıdık eş dost derken şeytan diline bal sürmüş tatlı tatlı gıybet yapılır. Dışarıyla irtibatı olanın hak ile irtibatını kestiğini bilir. İç dünyasındaki güzelliklerin yanında dışarda gördüğünün kıymeti yoktur. Kelimeler dünyasına sıkışmamıştır, bazen kelimeler sınır çizer insana, hayallerse sınırsızlıktır. Esfel-i safilinden alay-ı illine çıkmak aşk ile ancak saniyeler sürer. Aşk ta, Aşık'ta mesafe olmaz. Aşk ile yanmak yok olmak değil olmaya pişmeye adım atmaktır.
Derviş; kendi iç dünyasını didiklenmesine, yaşadığı zorluklar kendiyle Allah arasında kalmasını istemiş, aradaki sır kapıları ancak öyle açılmıştır. Halktan bir şey beklemeyen insan demektir. Halkın elindekinin sınırlı olduğunu o nun kendi ihtiyacı olduğunu bilir. Bazıları vardır vermek istesede veremez, bunları cimri değil nasipsizdir. Dervişin kimseyle işi olmaz, o bilir ki yanındaki her şey yükselmeye engel bir ağırlıktır.
İnsan ile şeytan arasındaki fark sevgidir. Seven, sevilen, aşık olan, olunan varlığın düşmanı şeytanınsa aşktan nasibi yoktur. Onun için Hz. adem (a.s.) şeytan secde etmedi, kibir ve gurur yaptı, Allah'ın emrine itaat etmedi benliğineyenildi. İnsandaki sevgi enerjisini göremedi veya Allah görmesini istemedi. Önemli olan iyi olmak değildi; sadık, samimi, muhabbetli, gayretli olmaktı.
Akıl bazen insana yük olur, taşımak felakete sürükler. Her şeyi akılla tesbit etmek isteyen insan tam sıkıntıdır. Akıl ben daha iyiyim diye konuşmak ister, öne çıkmak ister, olmayacak işler yaptırır. Derviş; Allah'a kul olmuş, kullukta razı olmuş, kulluk makamı en büyük makamıdır. Dünya ve ahiret kaygısını vekil olarak Allah'a bırakmış, sevgiliye kavuşmanın heyecanını aşk kaplamıştır.
Öğrenilmesi gereken tek ilim Allahı bilme, bulma ilimdir. Eğer Allah'ı bulmaz ise tüm ömür boşa geçmiş, tüm değerler kaybolur, yok hükmündedir. Allah bilmek ruhları yüceltir, inancı kuvvetlendirir, bulunduğu ortamdan başka boyuta taşır. Çölün ortasında, denizin dibinde dağın başında da kaybolmuşluk hissi yaşamazsın. Dünyanın tek gerçeği, sabiti ölümdür, ölmeden önce ölüm kapısına varmak gerek. Bilir ki ölüm yoktur, sadece kapıdan geçmenin adı ölümdür.
Her Derviş kendi hayat yolunda yürüdüğü için, kimse kimsenin ne yaşadığını bilemez, yolculuk bir yere, kapıya varana kadardır. Kapıya varmak için karşılaştığı, herkesi affetti, ancak kapıya ulaştı. Aşırılıklardan kaçarak sadelikle geldi. Kimse zorlanmadı, kimseyi dinlemedi.
Fahrettin Razi Kur'an tefsiri üzerine bine yakın sayfadan oluşan kitap yazmıştır. Ancak ne varki yüzbin Razi, Beyazıd-ı Bestami hazretlerinin sokağının tozuna ulaşamaz. O dış kapının tokmağını çalan kişidir. İç kapı tokmağını bile ulaşamaz. Zira o kapı has dostlara açılır. Dışarıdakiler ayak basamaz.
Hızır, Melekler, Mürşitler ancak kapıya kadar götürebilir. Çünkü kapı bir kez açılır ve bir kez geçilir, bu kapı hiçlik kapısıdır. Mürşit kapıdan geçmiş kişidir. Çok iyi bilir bir geçen bir daha geri gelmesi yoktur. Onun için seni kapıya teslim eder. Kapıyı çalma cesaretini sana verir. Ya sen hazır mısınız?
Dünyanın fani olduğunu bilmek, dünyaya zerre kadar kıymet vermemek,
Dünyanın bir durak olduğunu anlamak için bu dünyadan geçmek lazım.
Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun
Veysel Bozkurt
Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun
Veysel Bozkurt